Bağımsızlık Yolu milletvekili adayı Münür Rahvancıoğlu, 24 Ocak sabahı sokakta yükselen sesin parlamentoya yansıdığı bir sonuçla uyanmak istediklerini söyledi
Rahvancıoğlu: İnsanların umudunun ve heyecanının nesnesi olmak büyük bir sorumluluk
Özgür Web TV’de yayınlanan Seçim Özel-Liderlerle Son Çeyrek programında Pınar Barut ve Ali Kişmir’in sorularını yanıtlayan Rahvancıoğlu, seçimlerin kendilerinin çok tecrübeli olduğu bir konu olmadığını, özel sektör çalışanları haksızlığa uğradığında, ekoloji ile ilgili bir sıkıntı olduğunda ya da kadın hakları mücadelesinde, Meclis önünde ve sokaklarda eylem yapmaya alışkın olduklarını söyledi.
“Seçim sürecinin incelikleri ile ilgili süreç içinde öğrenerek ilerliyoruz” diyen Rahvancıoğlu, “Tanımadığım, bilmediğim yüzlerce insan arayıp mesaj gönderiyor, çevremizdeki herkes ve biz beklediğimizden çok daha büyük bir sevgi seli ile karşılaştık. Bu bizi hem duygulandırıp mutlu ediyor. Diğer taraftan da tedirginlik veriyor. Çünkü insanların umudunun ve heyecanının nesnesi olmak büyük bir sorumluluk. En ufak bir hatanızda kırılabilecek çok kırılgan bir şeyi insanlar size emanet ediyor. Bu biraz tedirginlik yaratıyor ama mutluyuz. Bir sesi yükseltip bir sözü yayabildiğimizi, buna bir temel atabildiğimizi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Umarız anlımızın akıyla çıkacağız”
Bu süreçte çok yabancılık çektiklerini, özellikle parti başkanları buluşmalarının olduğu canlı yayınlarda diğer bunu yaşadıklarını belirten Rahvancıoğlu, “Öncesinde farklı konuşup karşı karşıya oturunca farklı konuşan insanlar gördüm. Bunlar benim alışkın olduğum şeyler değil. Seçim havası farklı bir şey, umarız anlımızın akıyla çıkacağız” dedi.
Rahvancıoğlu şöyle devam etti;
“Ben sadece hükümetin yaptıklarını kastederek rejim partisisiniz demedim. Bize göre rejim partisi muhalefetteki pratikle de ilgilidir. Rejimin temel kabullerini, ‘Piyasa daralınca inşaat sermayesine daha çok ev satacağı imkanlar yaratmam lazım, sigortada yatırımlarla ilgili sıkıntı olduğu zaman daha çok teşvik vererek personelin tutulması’ gibi aynı ön kabulleri paylaşan partiler muhalefette ya da hükümette olduğunda aslına birbirlerini onaylıyorlar.
kastettiğimiz rejimin temel mantığını değiştirmektir”
“Biz muhalefetin mantığının da değişmesi gerektiğini çünkü bu değişmeden hükümetin de muhalefetin de aynı olacağını düşünüyoruz”
Tek farkları teşvikte verilen oran ya da verilen imkanın sınırıdır. Biz rejim partisi derken ve hatta hükümete değil rejime muhalefete talibiz derken kastettiğimiz rejimin temel mantığını değiştirmektir. Bir sıkıntı olduğunda bu güne kadar desteklenmiş olan zenginlerin sermayedarın ve ultra zenginin değil emeğin, emekçinin desteklenmesi gerektiğini savunuyoruz.
Hepsi bizim gözümüzde aynı, o yüzden biz muhalefetin mantığının da değişmesi gerektiğini çünkü bu değişmeden hükümetin de muhalefetin de aynı olacağını düşünüyoruz. Bir parti kendini muhalefette ispatlamalıdır.
“Biz boykotçularla aynı ruh halini aynı isyanı aynı sıkıntıları paylaşıyoruz”
Biz boykotçularla aynı ruh halini aynı isyanı aynı sıkıntıları paylaşıyoruz. Duygularını çok iyi anlıyoruz ve duygusal düzende bir farkımız olduğunu düşünmüyoruz. Rejimin bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin aynı şeyi yaptığını, söylem ve görüntü düzeyinde farklılık arz etseler bile özünde değişik olmadıklarını görüyoruz.
Bir farkımız yok ama yöntem anlamında bir farkımız var boykotçularla. Sandığa gitmeden bu seçimi boykot etmek isteyen insanlar var ve biz onlara saygı duyuyoruz. Ama biz sandıkta bu rejim partilerinin karşısına çıkarak ve olabildiğince kadınlara, gençlere, yaşlılara ve emekçilere derdimizi sıkıntımızı anlatma imkanlarını kullanarak eğer mümkün olur da rejime daha fazla zarar verebileceğimiz bir pozisyona yerleşir ve parlamentoya girersek bunu daha da derin kazarak altını oyma hedefindeyiz.
“Bize verilen her oyun boykota da verilmiş oy olduğunu düşünüyoruz”
Duygu ve düşünce bakımından bir farkımız yok ama yöntemler açısından farkımız var. Bize verilen her oyun boykota da verilmiş oy olduğunu düşünüyoruz. Hatta seçimin sonunda boykotun oyunu nasıl hesaplarlarsa hesaplasınlar, üstüne Bağımsızlık Yolu’nun aldığı oyu da eklesinler diyoruz.
Boykotçular UBP’ye çalışıyor diye bir şey yok. Bize göre zaten bütün rejim partileri aynı. O yüzden rejime olan tepkilerini boykotla gösteren ve 10 yıllardan beridir aynı yönde ilerleyen bu yapıya tepki gösteren bu kitleye, biz sadece Bağımsızlık Yolu’na oy vermelerini ve tepkiyi daha güçlü göstermelerini söylüyoruz.
“30 vekil de alsanız iktidar olamayacağınız için muhalefete talibiz diyoruz”
Bağımsızlık Yolu aslında ilk günden itibaren iktidara sahiptir sadece hükümete talip değildir. Bir seçimle alacağınız oy parlamentoda size 30 vekil de sağlasa iktidar olamayacağınız için muhalefete talibiz diyoruz. Biz rejimin tamamına muhalefet olmaya talibiz.
Öyle bir yapı kuruldu ki Kıbrıs’ın kuzeyinde 50 yıldır bir vuruşta devrilecek, bir itişte çekilecek ya da bir defada yerinden edilecek bir yapı değildir. O yüzden iktidara talibiz ama bunun bir süreç ve birikimle olacağını söylüyoruz. İktidar olabiliriz ama hükümet olmakla bunun değişebileceği yanılsamasını insanlarımıza aşılamak istemiyoruz.
“Bu rejimi yerinden edeceksek el birliğiyle yapabiliriz”
Olmayan bir şeyi söylersek biz de rejim partisi haline geliriz. BY parlamentoda olursa o gün bunu tamamen bağımsızlık yolunu çömesini kimse beklemesin. Biz sokakta devam etmekte olan mücadelelerin siyasal bir yansıması olacağız ve bunu yaparken de sokakta örgütlenmeye devam edeceğimizi, sendikalarla demokratik kitle örgütleri ve STÖ’lerle, taban inisiyatifleriyle, örgütlü olan ve olmayan her kesimle olan ilişkilerin derinleştiği oranda o siyasal yansıma taban bulacak. Bu rejimi yerinden edeceksek el birliğiyle yapabiliriz.
Doğanın, kadın hakları ile ilgili sıkıntı çeken emeğin derdini yaşayan insanlar, güçlerini birleştirerek başarabilir. Bunu ne BY ne sendika ne STÖ tek başına yapamaz.
Güçlerimizi alanda birleştirmenin yolunu bulup birbirimizden öğrenerek ve temelde uzlaşmaz farklılıkları olmayan insanlarız, herkesin canının yandığı nokta farklı olabilir ama biz halkız. Temelde ayrıştığımız kesim TC Egemenleri ile sermaye iktidarıdır. Bu anlamda hepimizin ortak noktası var. Bu noktadan hareket etmemiz lazım.
“Yüzümüzü sokağa dönüp parlamentoya sokağın sesini yansıtabilirsek ne mutlu bize”
24 Ocak sabahı umuyorum ki sokakta yükselen sesin parlamentoya yansıdığı bir sonuçla uyanacağız ve emeğin, emekçinin, kadının, gencin, yaşlının, sosyal hizmetlerden hizmet alamayanların, sesini çıkaramayan özel sektör çalışanlarının, parlamentodan sesinin olacağı bir güne uyanmayı umuyoruz.
Bu güne kadar bize muhalefet diye sunulan, paketlenen ve başka türlüsünü görmediğimiz için muhalefetin öyle olduğunu sandığımız şeyin değiştiği bir sabaha uyanacağız. Parlamento içi muhalefetle sokağın nasıl birleştiğini hep beraber öğreneceğiz. Yüzümüzü sokağa dönüp parlamentoya sokağın sesini yansıtabilirsek ne mutlu bize”