Devlet operasyonu mu?
Eksiği gediği, hileyi hurdayı, pusuyu oyunu bilerek davranmanın ne kadar önemli ve acil hale geldiğini gösteriyor. Hala ayağa kalkmak ve galip gelmek için vakit var. Herkes sandığa gidecek, muhalefet de sandıklara sahip çıkacak. Sonrası sonra.
Seçim analizleri üzerine çalışan bilgisayar uzmanları çok önemli bir gerçeği gün ışığına çıkardı:
Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki fark 2,4 milyon.
Erdoğan’ın lehine olan bu farkın 2.3 milyonu bir veya iki sandık kurulan köy ve mezralardan geliyor…
Belli ki güvenliğini jandarmanın sağladığı bu sandıklarda muhalefet etkili bir denetim yapamamış…
Onca partinin bir araya gelip örgütlenememesi, sandıklara sahip çıkamaması olacak iş değil tabii.
xxxxxxx
Jandarma bölgesi deyince, insanın aklına ister istemez seçim sonuçlarını noktasına, virgüle kadar bilen İçişleri Bakanı Soylu geliyor…
Türkiye’nin en güvenilir şirketlerine taş çıkarttı..
Ne tahmin ettiyse sandıktan o çıktı…
Bir yana not edilmesi gereken bir ilginçlik de bu…
xxxxxxx
Erdoğan binde 48 oy daha alsa Cumhurbaşkanlığını ilk turda kazanmış olacaktı…
“Mühürsüz oylar” skandalında Erdoğan “Atı alan Üsküdar’ı geçti” demişti…
İstanbul Belediye seçimlerinde tam çamura yatıldı…
Gülünç bir şekilde, aynı zarfa atılan dört oydan sadece bir tek oy iptal edildi…
Defalarca sayım yapıldı…
Sandıklarda görev alanlar garip bir şekilde suçlandı…
Evleri basıldı, mahkemelerde süründüler…
Bunları anımsayınca Erdoğan’ın duruma ağzına açmamış olması da dikkat çekici…
Sonucu bu kadar hızlı sindirmesi, önceki tutum ve genel yaklaşımlar göz önünde bulundurulunca not edilmesi gereken başka bir durum olarak görülüyor…
xxxxxxx
Başka not edilmesi gereken bir durum daha var…
Göçmen ve Kürt karşıtlığı üzerinden siyaset yapan Sinan Oğan’ın aldığı oylarda da baştan sona pek bir değişim izlenmedi…
Sandıklar açıldığında oy oranı 5 civarında idi, tüm sonuçlar alındığında da…
xxxxxxx
Millet İttifakı’nın sandık güvenliğini güvenceye alması için yapılması gereken çok netti…
YSK gibi bir sistem kurmak, tüm sandıklarda sıkı birer temsilci ve müşahitler bulundurmaktı…
190 bin kusur sandıkta kuş uçurtmayacak, kimsenin kımıldayamayacağı bir sistem…
Bunun yapılmadığını seçim gecesi ve sonrasında öğrendik…
Daha sonra istifa eden ve dijital süreçten sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı şöyle diyor:
“Okuldan veri girişleri duruyor. Kapasitesi o kadarmış.
Saat 9-10’a kadar 113 bin sandığın yüzde 60’ından veri geldi, ardından veri gönderecek kişi kalmadı.
Niye?
Coğrafi kısıtlar var. Teknik kısıtlar var.”
Bu kadar hayati bir seçimde böyle bir beceriksizliği not edilenlere ilave edelim…
xxxxxxx
Tabii bir ara konuşulan ama sonra unutulan GAMER Sistemini de hatırlatmak gerek…
Seçim süreçlerine dışardan müdahale kapasite ve kabiliyetini çok arttırmış bulunan hacker gruplarını da anımsamak gerek…
Bizim seçimden sonra gördüğümüzü, sistemden daha evvel okuyan bir irade nereye, nasıl müdahale eder, edebilir onu bilemiyoruz…
xxxxxxx
Bildiğimiz “cumhuriyeti demokratikleştirmek” için yola çıkan coşkulu bir ümidin şimdi göçmen ve Kürt karşıtı bir zihniyetin oyun alanına hapsedilmek istenmesi
Bunun üzerinden pazarlıklar yürütülmesi…
xxxxxxx
Ama enseyi karartma zamanı değil…
Aradığımız, rejimi demokratikleştirecek “devletten güçlü bir muhalefet” yapılanması.
Haftaya Pazar seçim var.
Geldiğimiz nokta, eksiği gediği, hileyi hurdayı, pusuyu oyunu bilerek davranmanın ne kadar önemli ve acil hale geldiğini gösteriyor…
Hala ayağa kalkmak ve galip gelmek için vakit var… İkinci raunt geliyor.
Herkes sandığa gidecek, muhalefet de sandıklara sahip çıkacak.
Sonrası sonra…