Kusursuz çürüme…
Türkiye bu kabustan nasıl kurtulacak? Siyaset kurumu ile mi? Şu an için hayal…
O zaman yeni kabine laklağıyla biraz oyalanma, sonra mükemmel çürümeye devam…
Ta ki Türkiye bu çürümüş, ahlaksız siyaset oyununun kurbanı olmaktan vazgeçinceye kadar…
Beyinleri sabunlama işinin maharetli tellağı olan medya…
Cuma günkü yasama meclisindeki üyelerin yemin törenini muhteşem bir tantanayla servis etti…
Ardından Cumhurbaşkanı yemin töreni…
Anıtkabir Ziyareti…
Ve etrafında gürültülü bir tam-tam dansı yapılan hükümet üyelerinin açıklaması…
“Acaba biraz nefes alabilir miyiz” sorusu etrafında dans eden analiz ve yorumlar…
Hepsi anlamsız… Tadı kaçmış, ucuz bir vodvil gibi…
Gerçeklerle ilgisi olmayan bir görüntü.
xxxxxxx
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından bu yana 103 yıl geçti… Cumhuriyet demokratikleşemedi.
Siyaset kurumunu belirleyen yasalar, 12 Eylül askeri darbe dönemine ait.
15 Temmuz ise parlamentoyu “görüntüde varmış” gibi olmaktan bile çıkardı…
Ne anayasa kaldı ne hukuk.
Ama herkesin derdi milletvekili olmak…
Her biri kürsüye çıkıp “anayasaya sadık kalma” yemini ediyor…
Üstelik bu işi meslek haline getirenler var…
Hepsi şerefi üzerine anayasayı korumaya ant içiyor ama anayasa çoktan rahmetli oldu…
Anayasayı çiğneyen hâkimin Yargıtay üyesi yapıldığı bir rejimden söz ediyoruz…
Eee, o halde oynanan bu oyun neyin nesi?
Siyasetin halkın refahını ve özgürlüğünü artıran bir işlevi olduğunu söyleyebilecek biri kaldı mı?
xxxxxx
Yasama meclisinin halkın çıkarlarını temsil etmekten çok uzak olduğunu bir iki kıyaslamaya bakarak görmek çok kolay…
Dünya Adalet Projesi (WJP) tarafından 2008’den bu yana her yıl “Hukukun Üstünlüğü Endeksi” yayınlanır.
Proje kapsamında yer alan ülkelerin “hukukun üstünlüğüne” dair olan durumlarını, belirlediği 8 kritere göre inceler.
Bu kriterler; hükümet yetkileri üzerinde kısıtlamanın olması, yolsuzluğun önlenmesi, düzen ve güvenlik, hükümet şeffaflığı, temel haklar, adil hukuk, cezai adalet ve idari yaptırımlardan oluşur.
2022 yılı verilerine göre Türkiye, 140 ülke arasından 116. sırada yer aldı.
İçinde yer aldığı “Doğu Avrupa ve Asya” kategorisinde ise Türkiye sonuncu sırada…
Tüm milletvekillerinin hukukun üstünlüğünü ve anayasayı koruyacağına şerefi üzerine yemin ettiği Türkiye’nin hali…
Siyaset kurumunun da sefaleti.
“Hukukun üstünlüğüne ….bağlı kalacağıma;
…Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma….’’
xxxxxxx
Geçenlerde Mahfi Eğilmez yazdı…
1980’lerde Türkiye’nin makro ekonomik göstergeleri Güney Kore’den daha iyiydi…
40 yıl sonra Güney Kore Türkiye’ye fark attı…
2016 yılında Güney Kore, GSYH’sini 1,4 trilyon dolara, kişi başına gelirini 27.539 dolara çıktı…
Türkiye’nin GSYH’si 857 milyar dolar, kişi başına geliri de 10.743 dolar oldu…
Bugün bu noktadan da aşağıya düştük…
Topluma adalet ve refah vermeyen siyaset ne işe yarar?
Ülkeyi soymaya ve halkı fakirleştirmeye mi?
İtiraz edeni zorbalıkla susturmaya mı ?
xxxxxxx
2023 Seçimleri, Türkiye’nin ve siyaset kurumunun çürüdüğünü bir kez daha ispatladı…
Siyaset, halkın yararına işlemiyor.
Çöküşe siyasal parti taraftarlığıyla ya da “iktidar-muhalefet” çekişmesinin parçası olarak bakınca, siyaset kurumunun halkın çıkarlarıyla bağını kopardığını görmeniz zorlaşıyor…
Halbuki bizi bu karanlık sefalet çukuruna iten de siyaset, kurtaramayan da siyaset…
“Hukukun üstünlüğüne ….bağlı kalacağıma;
…. Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma…”
xxxxxxxx
Nasıl akıl dışı bir siyasal cinnet zihniyeti ile yönetildiğimizi Mehmet Şimşek tespit etti:
“Türkiye’nin rasyonel zemine dönme dışında bir seçeneği kalmadı.”
Türkiye rasyonel zemine dönebilir mi?
Akıl dışı yönetim zihniyeti egemen oldukça nasıl dönecek?
Yabancılar borçları tahsil edene kadar iktidar biraz oyalanır…
Halkın ne refahı artar ne özgürlük gelir…
xxxxxxx
Türkiye bu kabustan nasıl kurtulacak?
Siyaset kurumu ile mi?
Siyaset demokratikleşmeden bu mümkün mü?
Şu an için hayal…
O zaman yeni kabine laklağıyla biraz oyalanma, sonra mükemmel çürümeye devam…
Ta ki Türkiye kararlı bir şekilde bu çürümüş, ahlaksız siyaset oyununun kurbanı olmaktan vazgeçinceye kadar…
“Hukukun üstünlüğüne ….bağlı kalacağıma;
…. Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma….”