Aynı soru bir kez daha: Sarı’nın haberi yoksa bu para kime gidecekti?
Hür İşçi Sendikaları Federasyonu (Hür-iş) Başkanı Ahmet Serdaroğlu‘nun iki hafta önce gündeme getirdiği “8 bin euroya danışman” meselesi hala sürümcemede.
Senin, benim ve tüm emekçilerin alın teriyle oluşan İhtiyat Sandığı‘ndaki paradan 8 bin euroya kuruma “danışman” atanması kararı alındığı haberleri ortalığa saçılınca, biz de manşetten kurumun bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanı Sadık Gardiyanoğlu‘na sormuştuk; “8 bin euroya neyi danışacaksınız?” diye.
Hali hazırda kurumun 3 bin euro ödenen bir danışmanı olduğu da söylenmişti hatta.
(Yazının tamamı için TIKLAYIN)
Sonrasında Hür-iş ve Türk-sen Bakanlık önünde eylem yapmış, yine bizim sorduğumuz bir soruyu sormuştu;
“8 bin euro maaş için adı geçen Prof. Dr. Arif Sarı, ‘Benim bu paradan haberim yok. Ben bila bedel (bedelsiz) yardımcı olabileceğimi ilettim, o kadar’ diyor. Bu doğruysa, bu para kime gidecekti?”
Bakanlık önündeki eylemden sonra bir açıklama yapan Gardiyanoğlu da aslında sorulara cevap ve herhangi bir doyurucu bilgi vermeden “Bu para maaş değil, 3 aylık bir projenin ayda bir kez ödenecek bedeli” demişti.
Proje neydi?
Kaç kişi bu projede çalışacaktı?
Projede neler yapılacaktı?
Projenin sonucu bize neyi gösterecek ve yararı nasıl ölçülecekti?
8 bin euro neye göre, nasıl belirlenmişti?
Projenin başında olacağı söylenen Arif Sarı’nın nasıl olur da bu paradan haberi olmazdı?
Haberi olmadığı bir parayı mı yönetecekti?
Bakan Gardiyanoğlu, bu soruların hiçbirine cevap vermediği gibi Meclis‘te de CTP Milletvekili Devrim Barçın‘ın aşağıdaki belgeyi göstermesiyle de tatmin edici bir açıklama yapamadı.
Belgede ne yazıyor bakar mısınız;
“8 bin euro karşılığında Arif Sarı’dan hizmet alınmasına…”
Yani ortalama zekaya sahip herkes bu cümleyi ve belgede yazanları; “Arif Sarı 8 bin eurodan pay almayacak, proje bedeli olan bu parayı yönetecek” değil “Arif Sarı’ya aylık 8 bin euro maaş ödeyeceğiz” sonucunu çıkarır.
Yani ne toplumun ne gazetecinin aklıyla alay etmekten vazgeçmeyenlerin bir kez daha ne duruma düştüklerini görmek için bu belgeye ve Bakan’ın belge ortaya çıkmadan önceki açıklamalarına bakmak yeterli.
Emekçi çalışacak, dişinden tırnağından artıracak, 3 kuruş diye tabir edebileceğimiz parası İhtiyat Sandığı’nda birikecek, birileri de o paran aylık 8 bin euro (264 bin TL) maaş verecek.
Vizyonsuzluğu, haksızlığı, hadsizliği, savurganlığı, iş bilmezliği falan geçtim; insan düşünüyor “Hiç mi vicdanınız yok?”
Yani tamam; birçok şeyi kaybettik, etik değerleri yerle bir ettik, birilerine çıkar sağlamayı görev edindik, yasa kural tanımaz olduk da bize adeta bir fren mekanizması oluşturan insani tüm değerleri ve vicdanı da mı kaybettik…
Evet öyle görünüyor.
Bakan, hepimizin aklını tatmin edecek o açıklamayı yapıp bu kararı çekmeden de bu işin peşi bırakılmayacak.
Son bir söz de Arif Sarı’ya; Ben sizin yerinizde olsam adım bu skandala karıştığı anda bütün ilişkimi keserdim bu konuyla ilgili.
Eğer dediğiniz doğruysa ve haberiniz yoksa; böyle çirkin bir tartışmanın içinde daha fazla kalıp ne yapacaksınız Arif Bey?