Sahtekarlık Arası Ekonomi
Sahtekarlık ve çürümüşlük ülke gündemimizi meşgul etmeye devam ederken, gündelik hayatımızda bize kendini hissettiren ekonomik çöküşü görmezden gelebilmek maalesef mümkün değil.
Uluslararası toplum tarafından tanınmamışlık, maruz kalmakta olduğumuz ambargolar ve uzaktan kumandalı siyaset KKTC ekonomisini ciddi şekilde olumsuz etkilemektedir.
Bununla birlikte hepimizin malumu olduğu üzere, ülkenin temel ihtiyaçlarının birçoğu ithal edilmekte olup, dışa bağımlılığımız da oldukça yüksektir.
Resmi para birimi olarak kontrolü elimizde olmayan Türk Lirası‘nı kullanmamız ise döviz kurlarındaki dalgalanmalardan, enflasyondan başta olmak üzere birçok açıdan ekonomimizi doğrudan etkileyerek, ülkenin ekonomik istikrarsızlığı noktasında çorbanın tuzu biberi konumundadır.
Bu sorunları klasik yöntemlerle aşmak pek mümkün değildir. Klasik/alışık olduğumuz ama ambargolara tabii olan bir takım ürünlerin üretimi noktasında ısrar etmek yerine, dünyanın yürümekte olduğu yolu iyi analiz etmeli, dersler çıkarmalı ve çağın gerisinde kalmamamız gerekmektedir.
Bugün önde gelen gelişmiş dünya ülkeleri, özellikle rekabet edebilirlik bağlamında yazılım sektörüne büyük önem vermektedir.
Yazılımın ülkemiz açısından en büyük avantajı ise ambargolara tabii olmaması, dini dili ırkı renginden yana bir engel yaşamaksızın tüm dünyaya pazarlanabilir olmasıdır. Burada belirleyici tek unsur ise kaliteli hizmet verebilmektir.
Bu bağlamda yazılım ihracatı, ülkenin dış ticaret gelirlerini artırma ve ekonomik çeşitliliği teşvik etme konusunda lokomotif olabilecek bir potansiyele sahiptir. Ama tabii ki bunu özel sektör ve girişimcilerin tek başına başarması da mümkün değildir.
Yazılım geliştirme ve teknoloji girişimciliği teşvik edilmeli ve hükümetler tarafından da desteklenmelidir. Ayrıca, eğitim ve yetenek geliştirme programları aracılığıyla yerel iş gücünün yeteneklerini artırmak da kritik öneme sahiptir.
Bununla birlikte, uluslararası iş birlikleri ve ortaklıklar kurarak, KKTC‘nin yazılım sektörünü küresel pazarda daha rekabetçi hale getirmesi ve teknoloji transferini sağlaması mümkündür.
Bununla birlikte yazılım sektöründe yapılacak atılımın, hiç kuşkusuz diğer sektörlere de olumlu yansımaları olacaktır. Öncelikle, yazılım sektöründeki büyüme, KKTC‘nin genel ekonomik rekabet edebilirliğini artıracak, daha fazla istihdam yaratacak ve böylece teknolojiye dayalı bir ekonomiye doğru bir geçiş sağlanabilecektir.
Ayrıca, yazılım sektörü, diğer sektörlere teknoloji ve dijitalleşme alanında bir katalizör etkisi yapacaktır. Örneğin, sağlık, eğitim, turizm ve tarım gibi sektörler, yazılım ve dijital çözümleri kullanarak daha verimli ve rekabetçi hale gelecektir.
Böylece yazılım sektörü, KKTC’nin ekonomik bağımsızlığını ciddi oranda artırabilir ve ekonomik sorunlarını aşmak için bir çözüm olabilir.
Bu alanda dünyanın adından en çok söz ettirmiş ülkelerinden Estonya’dan bahsetmemek olmaz.
Estonya, son yıllarda gösterdiği dikkat çekici ekonomik başarıyla dijital dönüşümün potansiyelini kanıtlamış bir ülkedir. Özellikle yazılım ve dijital hizmetlere yapılan yatırımlar, Estonya’nın ekonomik büyümesinde önemli bir rol oynamıştır.
Estonya’nın Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) istikrarlı bir şekilde artış göstermiş, 2000 yılında Estonya’nın GSYİH’sı 8.6 milyar ABD doları iken, 2020 yılında bu rakam 35.4 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Bu, yaklaşık yüzde 310’luk bir artışı temsil etmektedir.
Estonya, işsizlik oranını da önemli ölçüde azaltmayı başarmıştır. 2000 yılında Estonya’nın işsizlik oranı yüzde 13.9 iken, 2020 yılında bu oran yüzde 5.1’e gerilemiştir. Bu, ülkedeki yazılım ve teknoloji sektörlerindeki istihdamın artmasıyla doğrudan ilişkilidir.
Ayrıca, Estonya’nın uluslararası rekabet gücü de önemli ölçüde artmıştır. Küresel Rekabet Endeksi’ne göre, Estonya 2000’lerin başında ortalama 65. sıralarda yer alırken, 2020 yılında ortalama 29. sıraya yükselmiştir.
Bu, ülkenin dijitalleşme ve teknoloji alanındaki ilerlemesinin uluslararası alanda tanınmasını sağlamıştır.
Estonya’nın dijital dönüşümü, yabancı yatırımcıları da çekmeyi başarmıştır.
2000 yılında Estonya’ya gelen doğrudan yabancı yatırım miktarı 128 milyon ABD doları iken, 2020 yılında bu rakam 1.5 milyar ABD dolarına yükselmiştir.
Bu da ülkenin teknoloji odaklı politikalarının ve düzenlemelerinin uluslararası yatırımcılar üzerindeki çekiciliğini göstermektedir.
Tüm bu istatistikler, Estonya’nın yazılım ve dijital hizmetlere odaklanarak ekonomik büyümeyi teşvik ettiğini, işsizlik oranını azalttığını, rekabet gücünü artırdığını ve yabancı yatırımcıları çektiğini, dijital dönüşüm ve yazılım sektörüne yapılan yatırımların, ekonomik kalkınmada önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir.
Sonuç olarak, ambargoları aşmak ve ekonomik istikrarı sağlamak için yazılım sektörü, önemli bir potansiyele sahiptir.
Ancak, bu potansiyelin tam olarak değerlendirilebilmesi için hükümetlerin politika düzeyinde destek sağlaması ve yazılım sektörünün güçlendirilmesi gerekmektedir.