Yüzleşme ve Toplumcu Sanatın Rolü
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta sonu Girne Düşünce Derneği’nin ev sahipliğinde sahnelenmesi planlanan AntiLogos Tiyatrosu’nun “ANNESİ” isimli oyunu “Yabancı ülkeden gelecek olanların gösteri yapması Kaymakamlık tarafından izne tabidir” gerekçesi ile engellendi.
Peki neydi bu oyunun konusu ki, son anda sözde bir bahane ile ‘Kaymakamlık’ tarafından engellenmesi gerekli görüldü?
Öncelikle AntiLogos Tiyatrosu’nun nasıl bir tiyatro olduğuna bakmak gerek aslında.
Bu ekip Kıbrıslı Rum ilerici sanatçıların oluşturduğu ve kimi oyunlarında Kıbrıslı Türk tiyatrocu İzel Seylani’nin de yer aldığı, geçmişte bir çok politik oyun sahnelemiş olan özel bir tiyatro oluşumu.
Bugüne kadar sahnelenen oyunlardan en bilinenleri; üç yıl önce sahnelenen ve 1964 Mağusa’sındaki bir genelevde çalışan Kıbrıslı Türk 3 seks işçisinin yaşamı çerçevesinde 3 kadın ve bir erkeğin kişisel hayat hikayeleri yanında dönemin sosyal, ekonomik, politik ve toplumlararası ilişkileri sahneye yansıtan 1964 isimli oyun ile geçtiğimiz yıl sahnelenen Uçurtmayı Vurmasınlar isimli oyun.
Uçurtmayı Vurmasınlar bir çoğumuzun kitabını okuduğu ya da filmini izlediği Feride Çiçekoğlu’nun Türkiye’de gerçekleştirilen 1980 askeri darbesi döneminde kadın tutsakların yer bir hapishane öyküsü.
Son olarak sahnelenen ve Girne’deki gösterimi engellenen ‘Annesi’ oyunu ise 1974’teki ortak acıları ve savaş suçlarını konu alıyor.
Yani toplumcu sanat analayışı ile sosyal, siyasal vb konuları ele alan eserleri sahneleyen bir tiyatro grubu.
Peki bu oyun hangi kesimleri rahatsız etti ki sözde bir bahane ile engellenmek istendi?
Elbette 1974’te gerek Kıbrıslı Rumlara gerekse de Kıbrıslı Türklere karşı savaş suçu işleyenleri!
Ve bu kesimler sadece kuzeydeki Türk askeri makamları değil, güneydeki EOKA’cıları da içeriyor.
Çünkü onlar için tarih kendi kahramanlıkları ve öteki tarafın barbarlıkları ile doludur.
Gerçek ise bu kesimlerin gerek kendi toplumlarına gerekse de diğer toplumlara karşı işledikleri insanlık suçları ile dolu oluşudur.
İşte bu gerçekleri konu alan toplumcu sanat eserleri bu kesimlerin rahatını bozar ve onların yasakçı karakterlerinin ortaya çıkmasını sağlar.
AntiLogos Tiyatrosu sadece bir örnektir.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde toplumcu sanat anlayışı ile çalışmalarını yürüten ve toplumsal konulara değinerek toplumsal düşünme ve toplumsal hareketlenmelere etkide bulunmaya çalışan br dizi farklı yapı daha vardır.
Ancak bu yapıların sayısı ve etkinliği giderek daralıyor.
Çünkü bu anlayışla çalışma yürütmek zor olandır ve özveri gerektirir.
Kendini ilerici gören bireylere düşen ise böylesi yapıları desteklemek ve daha etkin çalışmalar yürütebilmeleri için güç katmaktır.
Ancak bu şekilde toplumsal örgütlenmeler gelişebilir ve anti demokratik iktidarlar karşısında bir direniş hattı oluşturup demokratik bir iktidar yapısının kurulabilmesi için bir zemin yaratabilir.