En Sevdiğim Romancı
“Diktatörün her kentte bir evi vardır. Nerede yere inerse geceyi orada geçirir. Geceyi geçireceği yerde, pencerelerine tahtalar çakılmış bir otobüs ağır ağır sokaklarda gezinir. Otobüsün içinde telden kafesler vardır. Otobüs her evin önünde durur, çünkü her evden horozlar ve köpekler toplanmakta ve götürülmektedir. Yalnızca ışık diktatörü uyandırabilir, horoz ötüşü ve havlama onu zıvanadan çıkarır” diye yazıyor Tilki Daha O Zaman Avcıydı adlı romanında.
Evet, en sevdiğim yabancı romancı kadın Herta Müller olmalı. Margarita Duras’dı daha önce, bir süredir Herta Müller.
Hayatımdaki her şeyin değiştiği gibi bu da değişebilir, ilerde Clarice Lispector olabilir belki de kim bilir.
Herta Müller’in dört romanı ve İngilizceden çevirdiğim, kitaplık dergisinde yayınlanmış uzun bir söyleşisi var kütüphanemde. Romanlarını okuyorum bu günlerde, tekrardan.
Yürekteki Hayvan, Tilki Daha O zaman Avcıydı, Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım, Tek Bacaklı Yolcu…
Şiirsel bir dille yazıyor romanlarını, haliyle de şiirsel isimler veriyor romanlarına.
Şaşırtıcı ve çarpıcı cümlelerle, zengin imgelerle, ayrıntıların yazıyor romanlarını. İroniyle, mizahla, kara mizahla bağlıyor birbirine anlatı parçalarını.
Muzip ve hınzır bir yazarları severim en çok. Herta Müller de öyle bir yazar. Dili, kullandığı imgeler ve ifadeler rahatsız edici. Dürtüyor, çaktırmadan rahatsız ediyor delici bir alet gibi kullandığı diliyle.
1953 yılında Almanca konuşulan bir köy olan Nitchidort’da, Romanya‘daki Banat’da doğdu Herta Müller. Eğitimini Romanya’da tamamladı.
Üniversiteyi bitirdikten sonra bir makine fabrikasında çevirmen olarak çalışmaya başladı.
O dönemde komünistlerin idaresi altında, Romanya’daki çiftlikler kamusallaştırıldı, arazi ve işletmelere devlet tarafından el konuldu ve vatandaşlar gizli polisin gözetimi altında yaşadı.
Azınlıkları taciz (Macar, Alman ve Yahudi) 1980’lere kadar sürdü. 1970’lerin sonunda Securitate Müller’e yaklaştı, ama o muhbir olarak iş birliği yapmayı reddetti. Bundan dolayı işinden atıldı ve sansür, tekrar tekrar sorgulama, mahrimiyet ihlali gibi çeşitli eziyetlere maruz kaldı.
Çavuşesku diktatörlüğüne başkaldıran yazar ve şairler arasında yer aldı Müller. Bu baskıya karşı yazmaya başladı. İlk öykü kitabının Niederungen (Nadir), sansürlenmiş hali 1982’de Romanya’da yayımlandı.
Bu kitabın ilk eksiksiz baskısı iki yıl sonra Berlin’de yayımlandı. 1987 yılında, en nihayet annesiyle birlikte Romanya’dan ayrılmasına izin verildi ve Berlin’e yerleşti.
2009 yılında Herta Müller’i Nobel ile ödüllendiren İsveç Akademisi, “Şiirin yoğunluğu ve nesrin içtenliğiyle, yurtsuzların dünyasını tarif ediyor” diyerek övdü yazarı.
“Romanları gibi, Müller de çok yüksek voltajlı bir enerji yayıyor, okumak için sahneye çıkmadan önce konsantre olunca en yüksek noktaya çıkıyor bu. (…) Her ne kadar uzun yıllardır eserleri Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde ödüller almış olsa da Nobel ona ünlü birinin statüsünü kazandırdı, ki bu bazı nedenler adına sesini güçlendirse de, tamamen kendini rahat hissettiği bir statü değil” diyor Philip Boehm onun hakkında.