Bir Küçük Feriha….
Feriha, 7 yaşında.
Pakistan’dan 5 yaşında gelmiş KKTC‘ye.
Geçtiğimiz yıl tanıştık onunla.
Okul kayıt dönemiydi ve ben gerçekten çok yoğundum ama kalabalığın içinde bir çift siyah göz dikkatimi çekmişti.
Okula kaydını yaptırmak için ikamet belgesine ihtiyacı vardı tıpkı kuyrukta bekleyen diğer insanlar gibi.
Nasıl yardımcı olabilirim size dediğimde anne babası değil sadece Feriha konuşmuştu benimle. Çok şaşırmış ve sormuştum “Neden onlar değil de sen benimle konuşuyorsun?” diye.
“Onlar Türkçe bilmiyor sadece ben biliyorum” demişti.
Sen nerden öğrendin Türkçe konuşmayı diye sorduğumda ise gözleri buğulanmış “Okulda arkadaşlarım dalga geçmesin ve televizyondaki çizgi filmleri anlayabileyim diye televizyondan öğrendim. Ben okula yazılmak istiyorum. Benden ne belge istersin? 2 senede biriken bütün belgeler bunlar” deyip elindeki dosyayı uzatmıştı.
Evrakları incelerken korkan gözlerle “Beni okula yazsınlar sana söz daha çok Türkçe kelime öğrenirim” demişti.
O zaman sana istediğin evrakı veriyorum git okula yazıl ve çok hatta çok çok kelime öğren ve sonra bana geldiğinde sohbet edelim dedim.
Feriha evrakları aldı, anne babasına Urduca bir şeyler söyledi, teşekkür etti ve gittiler.
***
Furkan‘ı servise verirken her sabah karşılaştık Feriha ile.
O bana el salladı ben ona göz kırptım.
Bugün çat kapı yine geldi Ferihacık.
Koştu üstüme sarıldı, “Ben geldim muhtar abla, bak artık daha güzel konuşuyorum Türkçeyi. Çok şey öğrendim okulda ve hep 10 aldım karnemde” dedi.
Feriha bu 1 yılda Türkçe konuşmayı daha da geliştirmiş ve tek kelime Türkçe bilmeyen ve çalışma izni dolup kaçak duruma düşen ailesinin devlet dairelerindeki, muhtarlıktaki işlemlerinde Türkçe-Urduca tercümanlık bile yapmaya başlamış…
Memlekette her sene çıkan çalışma izni aflarından bir tanesi de onların aileye ilaç olmuş.
Ülkeye çalışma izni ile gelen sonrasında ise cezalı duruma düşen teyzesinin aftan yararlanması için evrak lazım olmuş aileye.
Kimse Türkçe bilmeyince, devlet dairelerinde de tercüman olmayınca iş Feriha’ya kalmış. 7 yaşındaki çocuk bütün aileyi peşine takmış daire daire dolaşmış ve en son bana gelmişti.
Tek tek anlattıklarını dinledim, istedikleri evrakları hazırladım ve Urduca kendisine söylenen her cümleyi Feriha’nın nasıl özenle Türkçeye çevirip akıcı bir şekilde bana aktardığını gördüm.
Bu ülkeye elini kolunu sallayarak hiçbir kriter aranmadan getirilen bir aile ve o ailenin akran zorbalığından çekinip, izlediği çizgi filmleri anlamak için Türkçe öğrenen ve öğrendiği Türkçe ile ailesinin bu ülkede kalması için uğraşan
7 yaşında bir çocuk…
Ahh güzel çocuk…
Bu coğrafyada bu küçücük yaşında daha neler öğreneceksin kim bilir….