InstagramKöşe Yazarlarımız

Sessiz Uçurum






Gözümüz açsak iyi olur, uçurumdan aşağı gidiyoruz fakat kimse görmüyor.

Geçenlerde sosyal medya üzerinden bir arkadaşımın okullar ve konteynerlerle ilgili yaptığı paylaşım, yaşadığımız durumun ne kadar içler acısı olduğunu tekrar yüzüme vurdu.

Paylaşımda, mevcut durumdan şikâyet etmenin yanlış olduğu, aksine minnettar olunması gerektiği savunuluyordu.

Okulların dökülüyor olması, yolların delik deşik ve sağlık sisteminin çöküşte olması onu rahatsız etmiyordu.

Eminim aynı zihniyette binlerce insan vardır.

Fakat bizler bu koşullara itilip kabullenmemiz beklenirken arka bahçede ülkenin sözde yöneticilerine saray yapılmaktadır. Kabul edilebilir bir şey değil.

Son dönemde CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay’ın saray yapımıyla ilgili yaptığı açıklamalar tam anlamıyla akıl tutulmasıydı.

Saraya karşı olduklarını ama saray bittiğinde görevlerini orada sürdüreceklerini söyleyebildi.

Peki ya okullar?
Peki ya sağlık?
Peki ya yollar?
Yolsuzluk?

Tüm bunların cevabı yok. Çatırdayan sistemin ortasında, ‘mecburuz‘ diyerek kabul edilen bu tavır, tam anlamıyla topluma ihanet değil mi?

Toplumun her katmanında bir çürüme var ve bunu görmek artık imkânsız değil.

Her şey gün yüzüne çıkmış olmasına rağmen, kimse harekete geçmiyor.

Sadece laflar havada asılı kalacak şekilde boşlukta geziyor, sözde muhalefet yapılıyor bu da sanki kâğıt üstünde mevcut statükoda muhalefet oldukları için yapılıyor gibi yani zoraki ama elle tutulur bir değişim görmek lazım ve mevcut durumda bu pek mümkün değil.

Tepkiler anlık, çözüm arayışları ise yok denecek kadar az veya göz doldurmak için ortaya atılan konuşmalar.

Aslında bunların tek sebebi; Halk için çalışan bir kimselerin olmaması. Kısaca halk için mücadele eden yok.

Mevcut düzeni kabul ettirmek isteyenlere karşı aktif bir mücadele yürütülmüyor ya da benim düşüncem ile bakacak olursak herkes düzenden besleniyor ve siyasilerin tamamı yalnızca üstlerine düşen rolleri oynayıp görevlerini tamamlıyorlar.

Çocuklarımızın eğitim aldığı okullar dökülürken, gençler gelecekten umutsuzca göç yollarına düşerken, bizim kabullenmemiz isteniyor aynı siyasilerin yaptığı gibi.

Ama artık bu sessiz uçurumu görmezden gelmek mümkün değil çünkü düşüyoruz.









Başa dön tuşu