Temel Sorunumuz: Kontrolsüz nüfus ve dağıtılan vatandaşlıklardır
Ülkemizin çok ciddi sorunlar yaşadığı bir dönemden geçiyoruz. Bunda kuşkusuz pandeminin de etkisi vardır ancak yıllar içerisinde bilinçli olarak, göz göre göre yaratılan çarpık sistemin de payı çok büyüktür.
İrade gaspı, özgüvenin yitirilmesi, üretimden koparılmanın getirdiği ekonomik sıkıntılar, sağlık ve eğitim sistemlerinin yetersizliği en başta gelen sorunlar olarak sıralanabilir.
Nedenleri için de uzun bir liste yapabilmek mümkündür. Toplum olarak zaman zaman bencillik, tembellik, haksızlık yaptığımız da doğrudur.
Ancak plansız artan ve sayısı dahi bilinmeyen nüfusun ve siyasi çıkar uğruna talimatla dağıtılan vatandaşlıkların yaşanan sıkıntıların en temel nedenleri olduğunu söylemek de yerinde bir tespit olur düşüncesindeyim.
Nüfusun kontrolsüz ve plansız artması başta eğitim, sağlık ve ekonomi olmak üzere kamusal hizmetler alanında kısa, orta ve uzun vadeli planlama yapılamaması sonucunu doğurmaktadır.
Dünyada nüfus ithal eden başka ülkeler yok mu?
Elbette vardır.
Hem de çok sayıda.
Belirli kriterlerle, uluslararası kabul görmüş muhaceret mevzuatı kapsamında, kontrollü ve planlı bir şekilde, ekonomiye maliyetinden daha fazla fayda sağlayacağı düşünülen alanlarda ve miktarda işgücü ithali dünyanın birçok ülkesinde sürekli olarak yapılmaktadır.
Her yeni gelen yabancı işgücünün ekonomiye daha önce gelenlerden daha düşük katkı sağlayacağı da beklenen ve bilinen bir gerçektir.
Yani sınırsız sayıda işgücü ithali, sınırsız ekonomik fayda sağlamaz.
Vatandaş olsun veya olmasın, bir sayıdan sonra ülkeye yeni gelen her kişinin sağladığı ekonomik fayda, maliyetinden daha az olur. İstisnai meslekler elbette vardır.
Bizdeki durum bu noktayı çoktan aşmıştır.
Bir noktada durmak zorunluluktu(r).
Kaldı ki bizdeki durum evrensel kriterlere de uymamaktadır çünkü ülkeye gelip yerleşen birçok kişiye ülkenin zenginliklerinden veya ganimetinden yüksek oranda pay da verilmiştir. Yani sorun genel olarak algılandığı gibi sadece vatandaşlık dağıtma ile ilgili değildir.
Kontrolsüz nüfus da ciddi sorunlar yaratabilmektedir.
Kriter, yabancı bir ülkeden gelen ve ülke nüfusuna dahil olan her yeni kişinin topluma faydası-maliyeti ve ülkenin mevcut altyapı kapasitesi ile belirlenmelidir. Gelişmiş ve çağdaş ülkelerdeki nüfus politikası da bu esaslar üzerine kurulmuştur.
Nüfusun yanında en az nüfus oranı kadar önemli diğer bir sorunumuz ise oy hakkı ile dağıtılan vatandaşlıklardır. Tüm dünyada kabul gören kriterlerle ve insani nedenlerle yapılanların haricinde ülkemizde uzun yıllardır dağıtılan vatandaşlıkların amacı herkes tarafından çok net olarak bilinmektedir.
Bazılarımız açık açık bunu dillendirirken ve bunu siyasi mücadelemizin merkezine koyarken, bazılarımız ise kısık sesle kapalı kapılar arkasında bunu söyleyebilmekteyiz.
Yakın geçmişe kadar sadece dağıtılan vatandaşlıklarla arzu edilen siyasi yapıyı oluşturabilmek mümkün olmadığından sürekli olarak Kıbrıslı Türkleri de memnun etme ihtiyacı vardı.
O yüzden bugün sistemin “çarpıklıkları” olarak nitelendirilen ve hiçbir örnekte bulunamayacak bazı “haklar”, imtiyazlar ve uygulamalar ülkemizde hayata geçirilmiştir.
Amaç Kıbrıslı Türkleri memnun etmek, etkisizleştirmek ve başta TC’nin çıkarları olmak üzere bazı egemen güçlerin çıkarlarının korunabilmesini sağlamaktı.
O dönemde siyasi çıkarlar uğruna yaratılan ekonomik bedel TC tarafından bir görev olarak finanse edilmekteydi.
Zaman içerisinde vatandaş yapılan ve talimatla yönlendirilebilecek seçmen sayısı yeterli çoğunluğa ulaştı. Yerli işbirlikçilerin de katkıları ve katılımı ile hep birlikte harekete geçilip irade gasp edildi, daha önce “hak” olarak verilen “toplumsal rüşvetler” yük olarak nitelendirildi ve geri alınmaları veya azaltılmaları için düğmeye basıldı.
Taşınan nüfusun ekonomik faydası ile maliyeti arasındaki fark çalışılmadan, faydası olup olmadığına dahi bakılmadan bütçeye yapılacak katkılar ya dolar cinsinden borç yazıldı ya da bir sadakaya dönüştü.
Aktarılan para, verilen borç, taşınan nüfus iradenin rehin alınmasında kullanıldı.
Hatta bundan daha da ileri gidilerek çağdaş ülkelerde olmazsa olmaz olan laiklik, adalet, demokrasi, özgürlükler gibi kavramlara dahi ciddi saldırılar başladı. Bu kabul edilemez durumun artarak devam edeceğini de maalesef görebilmekteyiz.
Bu aşamada ülkemizdeki en başarılı siyasi icraat ne mi olur? Kontrolsuz nüfusa ve vatandaşlık dağıtımına dur diyebilecek ve hatta geçmişte verilen haksız, usulsüz vatandaşlıkları iptal edebilecek kararlar almak! Bunu yapabilecek bir hükümet için sandıklara tüm gücümüzle akın etmeliyiz.
Böylesi bir hükümeti göreve getirebilmek adına tüm gücümüzle çalışmalıyız. Hangi çatı altında olursa olsun.
Ancak böyle bir hükümetin göreve gelebilmesi oluşan koşullarda mümkün görünmüyorsa veya böylesi bir fırsatı elde edebilecek bir birlikteliğin oluşmasından kaçınılıyorsa, çözüm sandık dışında boykot gibi yöntemlerde aranmalıdır.