Arıklı’nın rüşvet yediğine inanmıyorum, onun planı daha büyük
Kıb-tek son 6 aydır ülke gündeminin tam ortasında.
Benim ve Özgür Gazete’nin ise 1 yıldır içinde neler döndüğünü araştırdığı bir kurum.
Sadece yakıt açısından değil, tüm ihaleleri, içerdeki yönetim sıkıntıları, yolsuzluk ve dahasıyla ilgili, Bakan Arıklı göreve gelmeden önce başlayan haber serisinde onlarca manşet attık.
Bakan Arıklı’nın göreve gelmesiyle kendi Bakanlığı’na bağlı olan Kıb-tek’le bu kadar ilgilenmesinin 2 ana sebebi olduğunu düşünüyorum.
***
Bunlardan biri; ekonomi alanında herhangi bir bilgisi, eğitimi, birikimi ya da deneyiminin olmaması.
En başından beri bu alanda başarılı olamayacağını çünkü ekonomi yönetiminin özel bilgi ve beceri gerektirdiğini biliyordu.
Tabi herkes her konuda liyakatli olmayabilir ancak zeki bir kişi, işin ehli insanları etrafında toplayabilir,
uzman bir kadro yaratıp, bu işin sadece organizasyon ve yönetim kısmında bulunabilirdi.
Yapamadı.
***
Bu yüzden, milletvekilliği ve parti başkanlığına görece, seçmenden ve halktan daha kopuk olunan Bakanlık görevinde, bir yandan da olası seçime hazırlanmak için her aday gibi onun da malzemeye ihtiyacı vardı.
Seçmeninize bir başarı göstermek zorundasınız.
Öyle ya da böyle bitirdiğiniz bir iş, başlattığınız bir girişim sunmalı ve daha iyisini yapacağınıza dair umut aşılamalısınız.
Bakan Arıklı, kirazı(!) dahi ucuzlatamamış bir Bakan olarak, belki de tüm adaylardan daha çok ihtiyaçlıydı bu konuda.
Beraber yola çıktığı Bertan Zaroğlu ile kavgaları,
Partiden peş peşe gelen istifalar,
‘Vefa borcu’ adı altında yaptığı torpilli atamalar,
Yakasına yapışan eski faşist yazıları,
Ayarsız uslübü,
Kontrol edemediği siniri ve ağzından bir anda çıkan absürt cümleleri ile çok şansı da yoktu.
Tek çare ülkenin en stratejik kurumlarından olan Kıb-tek’le ilgili büyük(!) adımlar atmasıydı.
Özellikle bir AKP politikası olan ‘Bir düşman yarat ve millet için savaşıyormuş izlenimi ver’ politikasını gütmeye başladı.
***
Sanki bütün ülke ona karşı birleşmiş,
Türklük elden gidecekmiş,
Büyük bir ırkçılığa maruz bırakılmış gibi davranarak,
Türkiye kökenli olduğunu üstüne basa basa söyleyip,
Türkiyeli seçmene ‘Bakın bana neler yapıyorlar, size neler yapmazlar’ imajını vermek tek çaresi olmuştu.
Bunu yaparken de zerre çekinmiyor, toplumda derinleştirdiği ayrılıkçı zehri damardan vermeye devam ediyordu.
Aslında hiç anlamadığı enerji alanı hakkında kendine bir iki hedef seçti ve güya mücadeleye başladı.
Ne bir şikayet,
Ne bir dava
Ne de görevden alma yapmadan verilen bir mücadele.
Velhasıl birinci amacı doğrultusunda ilerleyemedi, duvara tosladı.
Ama beni asıl ilgilendiren ikinci amacı.
***
Herkes Arıklı’nın büyük paralar dönen Kıb-tek ihalelerinde rüşvet yiyip yemediği,
çıkar ilişkisi kurup kurmadığı noktasında duruyor.
Bizzat kendisinin bana, hoşuna gitmediği haberler yaptığım için ‘Rüşvetçi’ demesine rağmen,
ben bir gazeteci olarak, olayı kişiselleştirmeden soğuk kanlı bakmaya elbet devam ediyorum.
Açıkcası ben Arıklı’nın yargınlanması gereken bir çok suç işlediğine kanaat getirmeme,
ve muhalif olduğum bir dünya mesele olmasına rağmen, rüşvet falan yediğine inanmıyorum.
Para meselesi Arıklı için kendi hedefinden çok daha basit bir meseledir.
Parayı bugün alır yersin biter.
Ama Arıklı daha kalıcı ve köklü bir ikinci hedefin peşinde.
***
Bir ülkeyi daha da bağımlı hale getirecek ve adeta köle yapacak en önemli şeylerden biri, o ülkenin enerji politikasını tamamen başka bir ülkeye devretmektir.
İstediği anda bir düğmeye basarak tüm enerjiyi kesebilecek güçte bir yapıya karşı kimse ses çıkaramaz.
Arıklı’nın en büyük ikinci hedefi de işte budur!
Kıb-tek’i Türkiye yönetiminin ellerine vermek, göbekten bağlamak, bugün bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük ve adanın sonsuza kadar Türkiye’nin alt yönetimi olarak kalmasının en basit yoludur.
İnanın başka hiçbir şeye de gerek yoktur.
Dolayısıyla Arıklı’nın yapmak istediği şey,
Bugün ana akım medyanın ilgilendiğinden çok daha geniş bir çerçevede değerlendirilmelidir.
Yarın öbür gün Arıklı’nın rüşvete karıştığı ıspatlanırsa,
Ben bu konuda yanıldığımı kabul edeceğim.
Ama büyük hedef konusunda kesinlikle yanılmadığımı zaman gösterecektir.