Özel sektör emekçilerine çizilen yeni gelecek: Ya Kırık Katır, Ya Kırk Satır!
Özel sektör emekçileri bu ülkeden üvey evlat konumundadır.
Özel sektörde çalışan insanlar ücret, izin, iş güvencesi, sigorta aklınıza ne gelirse her konuda mağdurdurlar.
Bu mağduriyetlerin giderilmesi için örgütlülük gerektiği kadar, mevcut yasaların uygulanması, devlet kurumlarının işçilere yönelik ayrımcı davranışlarını sonlandırması, iş mahkemelerinin kurulması ve yeni yasal iyileştirmelerin yapılması gerekir.
Bir süreden beridir kamuoyunda bu doğrultuda bir bilinç artışı var. Kamuda örgütlü sendikaların bir kısmı Emek
Platformu ismi ile bir araya gelmiş ve ses vermeye başlamış durumda ve Bağımsızlık Yolu “Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın” talebi ile kampanya yürütüyor. Yetersiz de olsa tüm bu çabalara rağmen, hükümete gelenler ısrarla özel sektör emekçilerinin var olan haklarını bile geriletmeye çalışıyorlar.
Bunun son örneği hükümet tarafından Meclis gündemine getirilen İş Yasası değişikliği ile ilgili düzenlemedir. Bu düzenlemeye tepki veren birçok kurum, değişikliğin Toplu Sözleşmelerde kazanılan haklara yönelik bir gerileme olduğunu vurguladılar. Bu doğrudur. Ancak eksiktir!
Meclis gündeminde olan değişiklik önerisi, sadece toplu sözleşme ile elde edilen haklara değil bireysel sözleşme ile elde edilen haklara da bir saldırıdır. Yani sadece örgütlü kesimlerin değil, özel sektörde çalışan örgütsüz kesimlerin haklarına da saldırmaktadır hükümet.
Hükümet İş Yasası’nın sözleşmeler ile ilgili maddesini değiştirerek yerine şöyle bir madde koymak istiyor: “Toplu iş sözleşmesinin sona ermesi veya hizmet akdinin süresinin dolmasından itibaren bir (1) ay içerisinde taraflarca yenilenmediği ve hizmet ilişkisinin devam etmesi durumunda, yenisi imzalanıncaya kadar mevcut toplu iş sözleşmeleri veya hizmet akitleri en fazla bir (1) yıl geçerlidir.”
Görüldüğü gibi bu madde sadece Toplu İş Sözleşmeleri ile ilgili değildir, hizmet akitleri ile de ilgilidir. Hizmet akdi, bireysel sözleşmenin hukuki ismidir.
Yani bu maddeye göre bireysel bir sözleme sona erdikten bir yıl sonra, işçi ile patron yeni akidin kurallarında anlaşamazlarsa, işçi işten ayrılmamış olsa bile, patron ona işe yeni girmiş bir işçi gibi muamele etmekte serbest olacaktır. Gelin bunu sadece maaşa dair bir örnek ile açıklayalım.
Diyelim ki Asgari Ücret 5 TL olsun. Siz bir işçi olarak patronunuzla bir sözleşme imzalamayıp 5 TL’nin üzerinde bir ücrette anlaşma hakkına sahipsiniz.
Bunu sadece örgütlü olan işçiler veya özel bir beceriye sahip olduğu için patron karşısında pazarlık fırsatı olan işçiler yapabilir. Bu pazarlık fırsatını kullanan bir işçinin, patronu ile 10 TL’lik maaş koşulu içeren bir sözleşme imzalamış olduğunu varsayalım.
Sözleşme süresi bittiğinde, işçi hayat pahalılığı vb gerekçeler göstererek yeni sözleşmede 12 TL’lik maaş talep eder, ama patron da zor durumda olduğunu söyleyerek ücreti 7 TL’ye düşürmeyi teklif ederse ne olur?
Mevcut durumda, iki taraf anlaşamazsa, eski sözleşme 10 TL olarak yürürlükte kalır. Ama getirilmek istenen değişikliğe göre; eğer iki taraf anlaşamazsa, eski sözleşme ortadan kalkar ve hiç sözleşme imzalanmamış gibi yeni bir durum ortaya çıkar. Hiçbir sözleşme imzalanmadığı zaman patronun ödemek zorunda olduğu ücret ise Asgari Ücret’tir. Yani 5 TL!
10 TL’lik sözleşmesi olan, ama bunu 12 TL’ye çıkarmak isteyen bir işçi; ya patronun 7 TL’ye düşürme önerisini kabul edecektir ya da 5 TL’lik Asgari Ücret’e razı olacaktır.
Bu uygulama hem toplu sözleşmeler hem de bireysel sözleşmeler; hem örgütlü özel sektör emekçileri hem de örgütsüz özel sektör emekçileri için geçerli olacaktır.
İşte hükümetin özel sektör çalışanlarının hayatına sokmaya çalıştığı yeni düzenleme budur: Ya kırk katır, ya kırk satır! Kamuoyunda özel sektör emekçilerinin haklarına dair yükselen bilince, sendikaların ortaya koyduğu açılımlara rağmen hükümet tarafının emekçiden değil patronlardan yana olduğunu bu değişiklik önerisi ile bir kez daha göstermiştir.
Bu sebeple yapılması gereken, özel sektörde hakları gerileten mevcut hükümetler karşısında emekçi haklarını savunmak üzere örgütlenmektir.