Köşe Yazarlarımız

Güngör Çöplüğü: Krizi fırsata çevirme

“Öğrenilmiş çaresizlik sendromu” veya “Kazanılmış başarısızlık sendromu”; kişinin tepkilerinin sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan inancı ile gelen bir ruh hâli durumudur.

İnsanlarda zamanla oluşan başarısızlıklar karşısında, kişi bir şeyleri başarma isteğini günden güne kaybeder ve sonunda da belli bir konuda veya genel olarak başarısız olacağına dair bir inanç geliştirir.

Ben demiyorum bunları, Wikipedia’nın yalançısıyım.

Ne alaka derseniz; “çok alaka” derim, konumuz “zibillik yangını

Güzide Güngör çöplüğümüz, kulağa hoş gelen gerçek ismiyle Güngör Katı Atık Depolama Tesisi’miz iki gündür misler gibi, gürül gürül, cayır cayır yanmakta. İtalyanlar Vezüv yanardağı ile gurur duyarken, bizler ise bu doğa pardon insan harikası muhteşem eserden utanıyoruz.

Büyük hata, büyük fırsat kaybı, ilerisi için büyük pişmanlık.

Her durumdan negatif sonuçlar çıkarmayı, kendilerine vazife edinmiş, öğrenilmiş çaresizlik cenderesinden kendilerini kurtaramayan bir grup çığırtan sözde çevreci gene başladı; “vay efendim zehirli gazlar, yok efendim çevre katliamı var, aman efendim saman efendim”

Çevresi geniş olduğu için Çevre Bakanı olan geniş çerçeveli muhterem zattan daha mı iyi bilecekler konuyu?

Halbuki; bu insanlar mevcut durumu ağlayarak izlemek yerine bunun olumlu yanlarını görmeyi ve bunu ülkemiz adına kazanıma çevirmeyi neden düşünmezler ki?

Esasen bize dünya harikası değil insan yapımı çok büyük bir nimet bahşedilmiş ama farkında değiliz, ha babam eleştiriyoruz.

Dünyada bana, başkentinin hemen yanı başında cayır cayır yanan ve salınan zehirli gazların oh, mis-i amber diyerekten solunduğu bir şehir gösterebilir misiniz?

Yok, bu alanda tekiz ve çok şanslıyız.

“Hep onlarda var, bizde yok” diye yerinenler, işte size fırsat, işte size durumu ülke adına kazanıma dönüştürme olanağı.

Bu andan sonra yazacağım parlak fikir ve önerilerim için herhangi bir;
Telif hakkı;
Komisyon;
Kar payı,
İşletme ortaklığı;
Yap – işlet – bana da yedir talep etmiyorum, haddimi bilirim.

Bu alan yurdum bakanlarının ve bir kısım bürokratın alanı, içleri rahat olsun, onların meslek alanına el atacağım falan yok. Maksat memleket faydalansın.

Muhteşem Güngör zibilliğimizin, çeşitli yollardan turizm pazarlaması yapılabilir.

Nasıl mı?

Mesela, ülkemize kumar ve parayla çapkınlık amacıyla gelen turistler, cazip fiyatlarla ve günü birlik turlarla zibilliğimize götürülebilir.

Düşünün, gaz maskesi takmış, özel elbiseler içerisinde turist kafileleri zibilliğin el değmemiş yerlerinde yangını izlerken. Bundan büyük memleket tanıtımı olamaz.

Zibillik etrafına kurulacak küçük tesislerde konaklama imkanı yaratılırsa iki veya üç günlük paket turlar da düzenlenebilir.

Urumlar için de günübirlik ağırlıklı pazarlama düşünülebilir ama bölgeye yakın bir benzin istasyonu açılması şartıyla.

Gelen turistlere çok çeşitli ürünleri de pazarlanabilir Güngör’ümüzün.

Konunun uzmanları bunu mutlaka geliştirecektir ama ilk aklıma gelenler:
*Çıkan zehirli gazların küçük hatıralık şişelerde satılması,
*Çeşitli ebatta ve güzel ambalaj içerisinde hediyelik küller,
*Şişelenmiş çöplük sıvıları.

Her şey hayal etmekle başlar, çöplük turu sonunda girilebilecek gaz odalarında alınabilecek metan ve karbondioksit kürlerini düşünün.

Daha da ileri gidiyorum; çok zengin küçük gruplar için butik turlar ve bedeli gayet yüksek olmak kaydıyla çöplüğün önceden belirlenen yerlerinde yangın çıkarma seçeneği. Ülkemize yüz milyonlarca doları döviz girişi demek bu ultra zengin pazar.

Daha neler neler, saymakla bitmez.

İşin görsel tarafında, bilhassa geceleyin yangını gösteren renk cümbüşü çeşitli fotoğraflar, kartpostallar, ister çerçevelenmiş ister poster şeklinde.

Belgeselleri yapılabilir, kendimi durduramıyorum, muhteşem bir Hollywood macera filmine mekan olabilir zibilliğimiz.

Önemli olan vizyon, misyon, tabii ki gaz ve emisyon.

Sürekli şikayet etmek yerine, öğrenilmiş çaresizlik yerine yazdıklarımı bir düşün.











Başa dön tuşu