InstagramKöşe Yazarlarımız

Virüs


Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde köyün birinde bir virüs yayılmaya başlamış.

Öyle bir virüs ki, bulaşan kendini mutlu hissetmeye başlasa da zaman içinde köyü ve ahaliyi yavaş yavaş çökertmeye başlamış.

Mitomani yani patolojik yalancılık, kişinin, ruhsal nedenlerle, gerçekleri çarpıtmayı, değiştirmeyi hastalık durumuna getirmesi durumunun normalleştiği bu köyde işler yavaş yavaş karışmaya, kimse kimseye güvenmez hale gelmeye başlamış.

Virüsün getirdiği geçici mutluluklar, zamanla yerini karışıklıklara bırakırken köyde önce inşaat yapılıp sonra izinler alınıyor, köyün muhtarlığına önce istihdam yapılıyor, alınan elemanın ne iş yapılacağına ise sonra bakılıyormuş.
Köyde önceden yapma, sonra kılıfına uydurma işi büyüdükçe büyümüş.

Çarpık yapılaşma, muhtarlığın büyüdükçe büyüyüp daha da iş yapamaz hale gelişi normalleşmiş.

Yapılanın yapanın yanına kaldığı bu köyde zamanla işler çığırından çıkmış. Ne kaç kişi olduğu, ne kimin ne işle uğraştığı, ne de kimin ne kadar kazandığı biliniyormuş.

Köy ahalisi son zamanlarda yabancı sayısının arttığını gözlemlemişse de bunun neden yaşandığını, bu insanların burada ne yaptığını, kaç yabancının köye geldiğini bilmiyormuş.

Yayılmış mitomani durumu herkesi ve her şeyi güvenilmez kılarken, her kafadan da ayrı bir ses çıkıyor, bilirkişiler konuşmaya çalışırken konu hakkında kulaktan duyma bilgisi olanlar ve tecrübesi saklambaç oynarken geriye doğru saymak olanlar bağıra bağıra konu ile ilgili görüşlerini meydanda bağıra bağıra anlatıyormuş.

Ahali, “Madem herkese asgari ücret veriliyor neden yabancı getirilip çalıştırılıyor da dilimizi bilen çalıştırılmıyor?” sorusunu sormaya hazırlanırken, ülkede yabancılara asgari ücretin daha düşük verilmesi dedikodusu yayılmaya başlamış.

Akıl ve mantığın yavaş yavaş kaybolduğu, her şeyin sırasının karıştığı memlekette bu söylentiler yayıldıkça durumun aslında hali hazırda öyle olduğu, yeni kuralların mevcut duruma göre şekilleneceği anlaşılmış.

Ülkede, virüsün bulaşmadığı kesimler bu durumdan şikâyet ediyormuş etmesine ama bu gürültü içerisinde sesleri yeterince çıkamıyormuş. Virüsten sonra yalanlar bağıra bağıra, gerçekler sessiz fısıldaşmalarla söylenir olmuş.

Herkesin her şeyin farkında olduğu, virüsün getirdiği acıları derinde hissettiği köyde, virüsü kapanlar ise köy meydanında yalanlarını bağıra bağıra söyleyip, rahatça iftira atarken, toprağını, geleceğini, refahını kaybeden halk da bol gülücüklü portrelerini çizdiriyormuş.

Ahali içinden birkaç kişi “Bu işten ufak bir kesim kazanıyor, biz kaybediyoruz. Bu virüsü yenemezsek başımıza daha neler neler gelecek” diyecek olmuş ki, mitomani köylüler hemen devreye girip bu kişilerin yalancı olduğunu, algı oluşturmaya çalıştığını söylemişler.

Köyün eski hali artık ahalinin hafızasının derinlerinde kalsa da, artık bulanık bir anıya dönüşmüş.

Köy yavaş yavaş içten içe çürürken köyün ileri gelenleri ise virüsün nimetlerinden, hem de bağıra bağıra bahsetmeye devam etmişler.











Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu