Köşe Yazarlarımız

DEVLETİN KASASI ‘ADAMINA GÖRE’ BOŞ!




Devletin kasası tam takır kuru bakır.
Doğru ama eksik!

Çünkü bu durum, hükümet edenlerin önceliklerine göre değişiyor.

Mesela kasa ne zamanlar boş?

İşinden olan özel sektördeki emekçisine destek ödemesi yapılacaksa boş!
Kapısına kilit vuran esnafa yardım edilecekse boş!
Gırtlağa kadar banka kredisine batmış vatandaşa faiz desteği yapılacaksa boş!

Sosyal devletin başlıca unsurlarına sıra geldiğinde duyduğumuz cevap hep aynı: Kasa boş!

Peki bu kasa hiç dolu olmaz mı?
Olur tabi…

Kumarhaneleri adeta para basan,
Kazancına göre değil de, makina sayısına göre vergi ödeyen,
Garsonundan müdürüne kadar asgari ücret maaş gösteren otel sahiplerine gelince; kasa dolu!

Normal dönemde bu ülkenin tüm yasal boşluklarını ve fırsatlarını dibine kadar kullanıp, adeta krallık kuran kumarhane sahiplerinin otelleri, karantina merkezi olarak kullanılmak istendiğinde, otelini bu ülke insanının kullanımı için bağışlayanını hiç duymadım mesela!

Hepsi son kuruşuna kadar milyonları bulan karantina ücretlerini tıkır tıkır alıyor.

‘İstemem, bu da benden devletime milletime kalsın’ diyen oldu mu?

Zengin üniversite sahipleri için de kasa dolu örneğin.

Onlar ki pandemi dönemi ilk başladığında, peşin aldıkları, içinde yol ve yemek gibi bir çok hizmetin de bulunduğu okul paralarında hiç zarar etmediler.
Ne okul otobüsleri çalıştı ne de binalarında elektrik ve su harcandı.

Onlar ki, profosörlerinin maaşlarını bile asgari ücretten gösterdiler.
Onlar ki, çoğunlukla öğrencilerini sadece ‘para makinası’ olarak gördüler.

İşte onlara da sıra gelince, kasa hep dolu!

17 bin 500 öğrencinin, kişi başı 3 bin TL’yi geçen karantina ücretlerini, devlet falan değil, sen ve ben ödeyeceğiz!

50 milyon TL’yi aşan bir para!
Bin 500 TL’den hesaplandığında, yaklaşık 35 bin kişiye destek ödemesi yapılabilecek bir miktar!

Bir de demezler mi, ‘öğrenciler sadece üniversiteler için değil, tüm ülke için çok önemli. O yüzden tek başına üniversiteler bazında bakmayın olaya’ diye.

E kardeşim, sen o parayı üniversiteye verip, öğrenciden bize geri geleceğini hesaplayana kadar, neden direk esnafa emekçiye vermeyi tercih etmiyorsun?
Bunun bir de böyle bir yöntemi var sonuçta.

Aslında işin gerçeği, dolu olan kasa bizim cebimiz,
Senin, benim vergilerimle dolan bir kasadan bahsediyorsak, para da aslında senin, benim param!

Bu parayı, sana, bana vermiyor,
Bizden alıp, onlara veriyor.

Uzun lafın kısası,
Kasa boş ama…
Adamına göre…









Başa dön tuşu