BETONARME İTİBAR, YANGIN VE YAVRUM VATAN…!!!
Bin odalı saray, 13 uçak, 3 helikopter ve yüzlerce araçlık konvoy…
“İtibarda tasarruf olmaz” dedi Reyiz…
Oysa “İtibarın” elinde on milyon hektar ormana karşılık sadece üç yangın söndürme uçağı vardı…
Özetle bir kişiye 13 uçak, 80 milyona 3 uçak…
Peki diğer Akdeniz ülkelerdeki yangın uçağı durum ne…???
Yunanistan 38 uçak…
Fransa: 29 uçak, 40 helikopter…
İspanya: 17 uçak kamu, 57 uçak özel şirket…
İtalya: 19 uçak kamu, 100 uçak özel şirket…
Kıbrıs: 2 uçak, 2 helikopter…
KKTC: 4 kürek, 2 gusbo, 6 lenger
Sonra Reyiz Kıbrıs’a geldi, yüce(!) Meclisimizde bir konuşma yaptı, 30 yıl İngiliz Valisine, 61 yıl da Kıbrıslı Türk liderlere ev sahipliği yapmış Cumhurbaşkanlığı konutunun, “Gece kondu” olduğunu söyledi…
“Misafir”, ev sahibinin evini beğenmemişti, Reyiz 14 milyonu trink ödeyecek, şlink diye yavru külliye yaptıracaktı…
KKTC Cumhurbaşkanlığı bütçesi 50 milyon
Yavrum Külliyenin maliyeti 14 milyon
Nerede yapılıyor bu saray…???
Metehan bölgesindeki ormanlık alanda…
Ne diyor Reyiz bu arazi için…???
“Metehan bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile görüşerek 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik”…
Yani…???
Yani bölge TSK işgalindedir, bize verecekler, biz de inşaat yapacağız…
E hani biz “Egemen” devlettik…???
Demek ki egemenlik Başçavuşun kolundaki pırpıra kadarmış…
Başka ne dedi Reyiz…???
“Muhteşem bir saray yapılacak, Devlet olmanın ifadesi budur… Bu projeyi hayata geçirmek suretiyle nasıl bir Kıbrıs Türkleri’ne ait devlet varmış, bunu birilerinin görmesi lazım”…
Ardından KKTC Cumhurbaşkanı danışmanı coşkulu bir açıklama yaparak, “Külliye KKTC’nin sonsuza dek yaşayacağının fiziki ifadesidir” dedi…
Doğrudur, Adolf Hitler de “Großdeutsches Reich” yani “Üçüncü Reich’ı kurarken büyük, çok büyük binalara, betona ve mimarı Albert Speer’a güvenmiş ve o da aynen “Alman İmparatorluğu bu yapılarla sonsuza dek yaşayacaktır” demişti…
Speer, Reich Şansölye binasını ve Hitlerin büyük kitlelere hitap ettiği Nazi propagandasının kalbi Zeppelinfeld stadyumunu yapmış, 1000 yıl süreceğine inandığı Büyük Alman İmparatorluğunun dünya başkenti olacağı Berlin’in dönüşümü “Germania” projesi ise maketten öteye gidememişti…
Bildiğiniz gibi ”Büyük Alman İmparatorluğu” bin yıl yerine on yıl yaşamış ve II.Dünya savaşı sonunda yıkıntıların altında kalmıştı… “Betonarme itibar” işe yaramamıştı…
Sonra aniden büyük binalardan, saray yavrularından, külliyeden mütevellit ortaya karışık halüsinasyon rüyasından uyandık…
“Güçlü Türkiye’nin” ve “Sonsuza dek yaşayacak” olan KKTC’nin boyaları, orman yangınları ile bir kez daha akıyordu…
Türkiye’de yüze yakın farklı bölgede başlayan korkunç orman yangınları “İtibar” dinlemiyordu…
Yaşlı çam ağaçları itibar değil, yanan yürekleri için su istiyordu, Reyiz çay paketi atıyordu…
Uçak yoktu, helikopter yoktu, Türkiye’nin ciğerleri yanıyordu, Reyiz belki harareti giderir, yangını söndürür diye bir paket daha çay attı…
Yaraları sarmak için AK PAR TEA adına TEA dağıtıyordu…
Türkiye Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli ise şöyle diyordu;
“Envanterimizde yangın söndürme uçağı ve helikopteri yok… Cumhurbaşkanımızın talimatıyla ihale çalışmalarına başladık… Uzay aracı kullanmamız gerekse Orman Teşkilatı olarak onu da alır kullanırız”…
Evet, evet, yanlış okumadınız, “Uzay aracı” dedi…
Sn.Pakdemirli, “Bir cisim yaklaşıyor, kalkanları indirelim mi”…???
“Yavrum KKTC’de” ise Haziran sonunda bir şov yapılmış, Türkiye’den Kıbrıs’ta görevlendirilen bir yangın helikopteri getirilmişti…
Hamasetler, şükranlar havada uçmuş, UBP’nin ne kadar başarılı olduğu, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Tarım Bakanı tarafından üç milyonuncu kez dile getirilmişti…
Yalanı yok, bu helikopter geldiğinde ben de tebrik etmiş, “Bravo” çekmiştim…
Derken Karşıyaka’da orman yangını çıktı, Haziran sonunda gelen yangın helikopteri, bir ay sonra ortadan kayboldu…
Ne oldu, ne kaldı bilmiyoruz, bilemiyoruz, çünkü bizim değil, ödünç verilmiş, emaneten gelmiş, emanetçi istediği zaman geri alabilir…
Yavrum vatan da, yavrum saray da emanet değil mi…???
Emanetçi “Höst lan” dedi mi, işbirlikçilerin her türlü kılığa girme yeteneği fantastik…
Kendi Başbakanımız bile bize “Nesne bile değilsiniz” demedi mi…???
Yani bize “Mal” diyor, haksız mı adam, “Mal” olmasak bu hallere düşer miydik…???
“MAL – Expiry date see on the lid”…