Yüksek güvenlikli notlar!
Mahkeme sırasında tanışıp birlikte “anayasayı ihlalden” yargılandığımız Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı hâlâ Silivri’de.
Bugün 29 Aralık…
İki gün sonra yıl bitiyor…
Bu yazı, bu yılın son “Basın Tarihimizden” yazısı…
Geçmişin etrafında ısınma turları atarken, hapishaneden gelen tomarlar arasına sıkışıp kalmış bir beyaz kâğıttaki “Deniz Yücel/Tahliye” notuna rastlamam, hukuksuzluğun dört nala koştuğu ve mağdurlarının çile çekmeye devam ettiği bir dönemde, hapishanelerin simgesi halindeki Silivri’yi yılın son yazı konusu yapmama neden oldu.
***
Halbuki 22 Eylül tarihindeki “Hem “FETÖ’den sanık hem FETÖ’den mağdur olunabilir mi?’’ başlıklı yazımda şunları yazıyordum:
“Silivri Cezaevi’nde 21 ay boyunca aldığım notların tümünü Basın Tarihi içinde yayımladım. Hatta kitap formatına getirdim.
Öyle ki henüz yayınlanmamış bu kitaba “Yüksek Güvenlikli Notlar” adını bile koyduk…
Ama aradan zaman geçtikçe, aklıma o notlarda eksik kalan durumlar ve olaylar geliyor.
Hücrelere yapılan her ani baskında, küçük avludaki kanalizasyon kapağı etrafında yolunu şaşırarak boy gösteren yeşil birkaç otun postallarla ezilmesi, soğan yetiştirme girişiminin tehlikeli bulunması, bir gün aniden transistörlü radyoların toplanması gibi…
Veya altı silahlı jandarma eşliğinde ellerim kelepçeli Kuledibi Göz Hastanesine götürülmem…
Götüren yetkililerin yol üzerindeki fırından aldıkları ve bir lokma bile paylaşmadan yedikleri o simitlerin kokusu gibi…
Bunları da daha sonra yazmak için bir yana not ediyorum…”
İşte…
Galiba “Deniz Yücel/Tahliye” notu da onlardan biri…
***
Aslında üç kelimelik kısa not “15 Temmuz Yargısı”nın kan analizi gibi…
Çünkü…
O zaman da daha sonra da çok üzerinde durulmadı ama bizlere “ağırlaştırılmış müebbet” verilmesi ile Die Welt Gazetesi Muhabiri Deniz Yücel’in apar topar bırakılması aynı güne denk geldi:
16 Şubat 2018…
***
16 Şubat 2018 günü…
Deniz Yücel’in bir yıldır hazırlanmayan iddianamesi hızlıca hazırlandı, mahkeme acele tahliye kararı verdi, hapishanede işlemler savsaklanmadan bitirildi, Nişantaşı’ndaki evine 45. dakika uğradı, sonra Alman Baş Konsolosluğu’nun üç gündür havaalanında beklettiği uçağa binerek ülkesine uçtu…
***
Çünkü…
Bir gün önce…
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Başbakan Binali Yıldırım ile birlikte Berlin’de düzenlediği basın toplantısında “Deniz Yücel konusu çok büyük önem taşıyor. Kendisi için bir yıldır iddianame hazırlanmadan tutuklu bulunmaktadır. Bugün tekrar bu davanın çok büyük önem taşıdığını ifade ettim” demişti.
***
Cezaevinden çıkarken de Deniz Yücel’in eline 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 13 Şubat tarihli tutukluluğa devam kararı verildi…
“Türkiye Bir Hukuk Devletidir” tabii ki…
Bizler de Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşları olarak aynı gün “ağırlaştırılmış müebbet” mahkumları olarak hücrelere geri döndük…
***
2021 yılı da bitiyor ama…
Selahattin Demirtaş gibi, Osman Kavala gibi…
“Ağırlaştırılmış müebbet” mahkumları olarak bizlerle hücrelere geri dönen ve mahkeme sırasında tanıştığımız ama hep birlikte “anayasayı ihlalden” yargılandığımız Şükrü Tuğrul Özşengül, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı hâlâ Silivri’de…
Halbuki Yargıtay o üç sanık için önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozdu, mahkeme daha sonra da “örgüt üyeliğinden” ceza verdi. Yargıtay bu cezayı onasa da sonrasında dosya kapsamında inceleme konusu yapılmayan savunma delilleri olduğu için kanun yararına bozma isteği Yargıtay C.Savcılığı tarafından uygun görüldü. Şimdi dosya Yargıtay Ceza Dairesinde.
Ama 5.5 yıldır devam eden tutukluluğa rağmen hâlâ tahliye edilmediler…
Yeniden yargılanmayı bekliyorlar…
***
Bu skandal davanın bir sanığı olarak o dosyada sadece hukuk katliamı var…
Zaten AYM Genel Kurul Kararı, AİHM’in üç ayrı sanık için verdiği üç ayrı ihlal kararı bunu sürekli ispatlıyor…
Aslında fazla lafa gerek yok…
Eline 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 13 Şubat tarihli tutukluluğa devam kararı rağmen tahliye edilerek Almanya’ya yollanan Deniz Yücel ….
Ve aynı gün Anayasa Mahkemesi Genel Kurul kararı ve Anayasa’nın 153. Maddesine rağmen altımıza birden “ağırlaştırılmış müebbet” veren mahkeme…
***
Bir yıl daha bitiyor …
Ve zulüm devam ediyor…