“İSİM VEREMEZLERMİŞ”
Yalanın kitabını Erhan Arıklı yazdı, redaktesini de Şahap Aşıkoğlu yaptı!..
Kesin bilgi!..
Ben hayatımda böyle pişkinlik görmedim…
Şahap Aşıkoğlu önce çıkıp “Bazı gazeteciler basına verdiğimiz usülsüzlük havalelerinin yayınlanmaması için para dağıtıyor” diyor!..
Sonra kendisine “Kim bu kişiler” diye sorulunca “İsim vermek istemiyorum, isim vermek zorunda değilim” diye cevap veriyor!..
Üstelik neredeyse tüm gazetelere “Şahap Aşıkoğlu size belge verdi mi” diye soruyoruz, kimsenin böyle bir belgeden haberi yok!..
Yani yalan öyle böyle değil!..
Erhan Arıklı da hiç utanmadan kalkıp, “Şahap Bey’in açıklamaları yerinde” diyor!..
Sen kimsin arkadaş?
Redaktörüne sahip mi çıkıyorsun?
Cesaretiniz varsa veya yalan söylemiyorsanız çıkar bu millete “X gazeteci rüşvet dağıttı” dersiniz!..
Bakınız, “İddia ediyorum” demediniz, açıkça “Böyle biri var” dediniz!..
Bu açıkça itham etmektir!..
O zaman onurlu davranıp ismi açıklamak zorundasınız!..
Fakat yapamazsınız!..
Neden mi?
Çünkü YALANCISINIZ!
Kimseye belge falan vermediniz!..
Tek amacınız kaos yaratmak!..
Bakınız ben size iş yapmayı da öğretim;
Öyle yalana dolana gerek yok!..
Önce usta ve çırak olarak bir tarih belirleyeceksiniz!..
Ardından basına davet geçeceksiniz!..
Ve çıkıp basın önünde bu belgeleri açıklayıp canlı yayında o belgeleri basına vereceksiniz!..
Niyetiniz iyi olsa bunu yapardınız!..
Ama değil!..
Gerçi bazı şeyleri yapabilmek için insanın geçmişinin de temiz olması lazım!..
E bu açıdan bakınca siz de haklısınız!..