Köşe Yazarlarımız

Gazeteciler Birliği ‘Tabela Birliği’ne mi dönüştürülüyor?






Kıbrıs’ın kuzeyinde bir Gazeteciler Birliği var.

Misyonunun ne olduğu da kendi resmi internet sitesinde aynen şöyle yazıyor;

Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin kuruluş amacı gazetecilik mesleğini geliştirmek, ülkedeki gazetecilik standartlarını en iyi noktaya taşıyarak, daha iyi çalışma koşullarının sağlanmasına katkıda bulunmaktır. Bunun yanında adadaki barış gazeteciliğine de her daim katkıda bulunmayı hedefleyen KTGB, kurulduğu günden bu yana bu yönde çalışmalara da imza atmaktadır

Sizler bu birliğin sesini en son ne zaman ve hangi olayda duydunuz?

Gazeteciler tehdit ediliyor, baskı görüyor,
Ses yok!

Gazeteler bizzat aranıyor, haberler kaldırılmak isteniyor, 
Ses yok!

Gazeteciler ‘Sarı basın kartı’ olmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı’ndan içeri alınmıyor
Ses yok!

Gazetecilere ‘Özel hayatın gizliliğini ihlal’ gibi absürt bir suçtan 6 yılla yargılanacakları davalar okunuyor,
Ses yok!

Gazeteciler siyasiler tarafından hedef haline getiriliyor,
Ses yok!

‘Peki bu birlik ne iş yapar?’ dediğinizi duyar gibiyim.
İşte buna bir cevabım yok.

***

9 üyesi bulunan bir Yönetim Kurulu var birliğin.

Yönetim Kurulu Başkanı, aktif gazetecilik yapmadığı gibi, özel bir şirketin basın danışmanlığını yapıyor.
Üyelerden de aktif görevde olmayanlar var.

Peki sektör içinde yaşanan bunca sıkıntıya neden sessiz kalınıyor?

İnsanın aklına şu geliyor;
6 ay önce yapılan seçimle göreve başlayan yeni yönetim kurulu içinde,
Birliği pasifleştirmek misyonu olan insanlar mı var?

Yani amaç zaten ses çıkarmayan, asla muhalefet etmeyen, yöneticileri kızdırmayan bir birlik imajı vermek miydi?

Eğer öyleyse, başardınız!
Tebrikler!

Varlığı ve yokluğu belli olmayan bir birlik yarattınız.

Tabi tüm bunlar sadece onların da kabahati değil.
‘O benim ahbabımdır, şu benim arkadaşımdır’ diyerek kimse ses de çıkarmıyor.

Herhangi bir baskı da hissetmeyince, sadece kağıt üzerinde bulunan yönetim kurulu da keyfine bakıyor.

Hadi rahatsız olmuyor da,
Bu ülkenin basın emekçilerine,
Özgür gazetecilik yapmak isterken, baskıdan, tehditten, kötü çalışma şartlarından adeta başı dönenlere karşı hiçbir utanç ya da mahçubiyette mi hissetmiyor?

Cevabı ‘Evet’ olsaydı, zaten durum farklı olurdu.

Tabi o yönetim kurulu içinde tüm yaşananlardan rahatsız olan gerçek gazeteci ve vicdan sahibi bir kaç ismi ayırmak gerekiyor.

***

Bir de bu işin ‘Sarı basın kartı’ tarafı var.

Gazeteciler Birliği altında faaliyet gösteren ‘Basın Kartı Komisyonu’ var.

Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık gibi yerlere, bu kartı olmayan gazetecilerin girememesi söz konusu.
Buna bizzat destek veren, isteyen de yine Gazeteciler Birliği.

Ama aynı Gazeteciler Birliği, gazetecilere bu kartı vermekten imtina ediyor.

Neye göre kime göre verildiği belli olmayan bu kartlar yüzünden,
İşini yapamama noktasına getirilen bizlerin ise durumu muallak.

Örneğin BRT’de bugün 600’ü aşkın kişi çalışıyor.
Gazetecisi de var, montajcısı da!

Sahada olmayan, kurumdan dışarı dahi çıkmadan masabaşı çalışan kişilere bile basın kartı verilmiş.
Sanırım kurum içinde bir odadan diğerine geçerken bu karta ihtiyaçları var!

Basın Kartı Komisyonu’nun başında, aynı zamanda Kameramanlar Birliği’nin başkanı da olan bir arkadaşımız var.
Kimin gazeteci olup olmadığına ve basın kartını hakedip etmediğine o karar verecek.

Tek tek sigorta yatırımlarımız sayılacak,
Hani olur da sigortamızı yatırmayan bir patron varsa tepki koyacak falan diye zannetmeyin.
Faturayı size kesecek ve diyecek ki; ‘Yatırımların eksik, sana kart yok!’

Tamam da bu birlik, gazetecilerin mesleklerini icra ederken karşılaştıkları sorunları aşmalarına yardımcı olmak için kurulmadı mı?

Cumhurbaşkanlığı ya da Başbakanlık’taki bir basın toplantısını ya da haberi takip edemeyecek bir gazeteci olur mu?

Koca birlik ve komisyon, bu insanların önünü açmak için çaba göstermez mi?

Hayır efendim!
Çaba göstermediği gibi,
Tıpkı başa gelen statükocu hükümetler gibi köstek oluyor.

Eleştirilmekten de hiç hoşlanmıyorlar.

Sektörde sıkıntı çeken tüm gazetecileri kendi kaderleriyle başbaşa bırakan bu arkadaşlarımız,
Eleştirilerden yapıcı bir sonuç çıkarmayı da hedeflemiyor.
Yüksek ihtimalle de yine savunma yapacaklar.
Ama nafile!

Velhasıl kelam,
Neden oradasınız sevgili yönetim kurulu?
Amacınız ve hedefiniz nedir?

Yanında olmadığınız,
Tüm yaşananlara rağmen ses çıkartmadığınız bizlerden, size çiçekler vermemizi beklemiyorsunuz değil mi ?









Başa dön tuşu