“Kıbrıs’ta barış engellenemez” mi?
Kıbrıs’ta: Hangi Kıbrıs’ta?
Kıbrıslı Rumlar’ın çoğunluğu “Kıbrıs” dedikleri zaman aklındaki Kıbrıs ya güneyden ibaret ya da yarısı özgür yarısı özgürleştirmemiz gereken esir olan Kıbrıs.
Kıbrıs Türklerin çoğunluğu için ise Kıbrıs sadece Türklere ait olan kuzeyden ibaret. Güneyse bir zamanlar ataların memleketiydi ama artık bir “Rum tarafı”ndan başka bir şey değil.
Barış: Kıbrıslı Türkler’in çoğunluğu barışı onları bir topum olarak kalan dünyayla birleştirecek ama bugünki düzenlerini de sürdürecek siyasi bir çözüm olarak görüyor.
Kıbrıslı Rumlar’ın çoğunluğu için ise barış Türk askeri adadan kovacak ve evlerine dönmelerini sağlayacak siyasi bir çözümden ibaret.
Engellenemez: Hem Kıbrıs Rumlar hem Kıbrıslı Türkler’in çoğunluğuna göre geçmişteki barış da gelecekteki barış da İngilizler başta olmak üzere yabancı güçler tarafından engellendi, engelleniyor. Ortak anlattıklarına göre geçmişte iki toplum sevgi ve saygı içinde yaşıyorlardı ama yabancı çıkarlar bunun devam etmesine izin vermedi.
Adanın iki dili bilen, iki tarafında da hem kişisel ilişkileri hem belli pozisyonlarda olup faaliyetler sürdüren bir insan olarak son yıllarda hem hayal kırıklığına uğrayıp hem öfkeleniyorum.
Kıbrıs’ı ikiye bölen o çizgide durup bir sola bir sağa bakıyorum ve artık çaresiz hissediyorum kendimi. Çünkü bu adanın insanları hem kendinden başkasını düşünmüyor hem sorumluluğu almayı devamlı reddederek maruz psikolojisini benimseyip suçu hep başkalarına atarak utanmadan hala daha “Kıbrıs’ta barış engellenmez” diyor.
Lakin onlarca yıl boyunca bunun hesabını bu adada doğan çocuklar ödüyor. Düşman, savaş, korku gibi duyguları benimseyerek ve gündelik hayatlarını sürdükleri alanlarda askerle birlikte büyüyerek. Gerçek barış için asla geç değil.
Çocuklarımıza borçluyuz.