Yüz Karası–Güney Lefkoşa Kanlıdere Yürüyüş Parkuru

20 Şubat tarihli yazımda harcanan değer Athalasa Ulusal Parkı adlı bir yazı yazmış ve kıymetli devasa arazilerin ulusal park olarak boşa harcandığını yazmıştım.
Bu yazımda da gene Güney Lefkoşa’daki muazzam bir şehircilik, belediyecilik ve çevre felaketi hakkında sizleri bilgilendirmek isterim.
Konumuz Ledra Palace kontrol noktasının oldukça yakınından başlayan, Kanlıdere’nin doğal güzergahını takip ederek başka yürüyüş ve bisiklet parkurlarıyla da birleşerek Athalasa Parkına kadar ulaşan, İngilizce adıyla Nicosia Linear Park’ı.
Türkçeleştirirsek Lefkoşa Doğrusal Parkı diyebiliriz.
Kanlıdere’nin doğal parkurunu takip eden, bazen 20 metreye kadar daralan, bazen de geniş parklara açılan, şehri köprüler ve alt geçitlerle aşarak kilometrelerce devam eden bir park ve yürüyüş parkuru.
Kim düşünmüş, neden düşünmüş, hade düşünülmüş tamam, neden yapılmış, onca para harcanmış, akıl sır ermez doğrusu.
Üstelik bakımına da para harcıyorlar, düpedüz savurganlık. Sanki da Norveç’tir burası zere!
Bir Kuzey Lefkoşalı olarak, Kanlı Dere’nin boyunda, kâh derenin hemen yanından giden, kâh dereyi tahta köprülerle aşarak devam eden, bazen geniş alanlara açılarak devasa okaliptüs ağaçlarıyla dolu bölümlerden geçen 15 kilometreden fazla uzunluğu olan bu park ve yürüyüş yolu benim yüreğimi sızlatır.
Neden derseniz, onlarca sebep sayabilirim.
Bir kere bu güzergâh, tertemiz, bildiğin buz gibi! Evet, evet, inanması güç, dere ve temiz. Bizde yan yana gelmesi dahi mümkün olmayan iki kelime bunlar.
Ne çöp döken var ne de kamyonlarca molozu dereye boşaltan. İnanması gerçekten güç.
Bunun yerine şehir sakinlerinin kullanımına verilmiş, insanı adeta bir vahada hissettiren bir ortamda yürüyüş yapanlar, bisiklet sürenler, banklarda oturup sohbet edenler.
Huzurlu ve mutlu insanlar tehlikeli düşünceler geliştirirler, hep daha fazla isterler. Bunu bile bilmekten acizdirler maalesef.
Hayır insan bunun Rum –Yunan ikilisinin bizi bölmek için bir oyunu olduğunu düşünmeden edemiyor ister istemez.
Türk gidecek, görecek, beğenecek. E sonra? Gelecek bu tarafta da isteyecek. Sanki da başka işi yoktur bizim belediye başkanlarımızın? Oldu Mesut der eskiler.
Güzergahın bir noktası insanı hayran bırakacak güzellikte, boylarından oldukça yaşlı oldukları belli olan, çok uzun okaliptüs ağaçlarıyla dolu.
Parkın her yerinde var bu ağaçlardan ama o bölge özellikle muazzam.
Gel gelelim, budama, gençleştirme adı altında bu ağaçlar neden kesilmez, o güzelim odunlar neden duyarlı çevrecilerin oturduğu lüks evlerdeki şöminelerde güzel güzel yakılmaz, anlamak mümkün değil.
Dereyse dere, daha fazlası Lefkoşa’nın kuzeyinde de var. Biz kalkıp park mı yapıyoruz oraları? Ne münasebet? Bir kere, bizde dere dediğin işgal edilir, ne bileyim evimize yakınsa sahipleniriz, değilse de zibillik olarak değerlendiririz, hiç olmadı lağım akıtırız.
Parkta mutlu mutlu koşan, bisiklet kullanan, çocuğunu gezdiren aileleri görünce bu Urumların beceriksiz Belediye başkanlarına da acıdım doğrusu.
Sen kalk, bizim aday ve – veya başkanlar gibi seçim dönemi yaklaştığında allanıp pullanmış görsellerle süslü paylaşımlarla “işde bizi defa defa seçerseniz, bu sefere kısmet, belki, işşallah aha bunnarı yapacayık, parası da hazır ha” paylaşımları yapmak yerine tut parkı uzun seneler evvel yap, halkın hizmetine ver.
Eee? Bundan sonra nolacak? Sen verdikçe isteyecek bu halk. Sonu yok ki bunun! Büyük acemilik ve iş bilmezlik gerçekten.
Neyse, bu yüz karası parka geri dönersek;
Derenin boyunda kediler bile düşünülmüş, onlara ait bölgeler var, hepsi bakımlı, yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında, mutlu mesut gezmekteler parkurda. Nankör kediler için değer mi yahu?
Gene kabul edilemez bir durum ise Parkın – derenin her iki tarafının da yerleşim yeri olması ama bunca ev ve apartman sakininden bir tanesinin bile aklına bu alana sahip çıkmanın, dereyi ve parkı kendininmiş gibi sahiplenmenin, hatta çit veya duvarla kesmenin gelmemiş olması.
Bu konudaki acemi Urumları Lefkoşa Şehit Çocukları arsaları bölgesindeki, benzer doğrusal mantıkla yapılmış parka götürmek isterim.
Görsünler her evin arka bahçesine katılmış, oto park yeri olarak ya da enginar, pakla tarlası olarak çitle kesilmiş, illa ki ve mutlaka zibillik haline getirilmiş parkı.
Sizleri bu Urumların beceriksizlikleriyle sıktığımın farkındayım. Daha anlatacak çok şey var.
Bu büyük çevre ve şehircilik felaketini yerinde görürseniz bu yazıda ne anlatmak istediğimi daha iyi anlayacak ve bana hak vereceksiniz.