Köşe Yazarlarımız

WATERGATE – ERSANGATE…!!!






Dedikodu muhtelif, magazin şahane, skandal fantastik…

19 Ekim günü başrollerinde Başbakan Ersan Saner’in oynadığı bir video sosyal medyaya servis edildi, ortalık yıkıldı…

Son günlerin moda deyimi ile Sn. Başbakan kendi kendine “Eda” ederken, Cumhurbaşkanı Tatar ise bu rezilliği arkasında bırakıp “Addalara” gidiyordu…

Skandalın patladığı günün, Halil Falyalı’nın tutuklandığı günlere denk gelmesi, kamuoyunda videonun intikam için Falyalı tarafından servis edildiği fikrini doğurdu… Ancak polis soruşturmasında bunun böyle olmadığı görüldü…

Hemen arkasından Sedat Peker devreye girdi, “Videoyu ben yayınladım, elimde daha birçok siyasinin videosu var, ayağınızı denk alın” dedi, sonuçta bunun da bir şehir efsanesi olduğu anlaşıldı…

Bu durum bana biraz da prim yapma adına, Ortadoğu’da arızadan dolayı düşen bir uçağın bilmem hangi örgüt tarafından “Uçağı füze ile biz düşürdük” açıklamasını ve olayı goftiden üstlenmesini hatırlattı…

Sonuçta olayın hiç de kamuoyunun beklediği gibi Hollywood filmlerine konu olabilecek senaryolara dahil olmadığı, olayın tamamen para, iş ve/veya mevki uğruna işlenen adi bir suç olduğu anlaşıldı…

Başbakan Saner de kendi suçundan dolayı güme gitti, siyasi hayatını bitirdi…

Bu tip durumlara dahil olan siyasilerin iki seçeneği vardır:

  • Ailesinden, partisinden ve halkından özür dileyerek istifa etmek, ve kaderine razı olmak…
  • Skandalın tamamen komplo olduğunu iddia edip, yalanlamak…

Gelişmiş Avrupa demokrasilerinde genellikle birinci seçenek tercih edilirken, Japonya gibi ülkelerde ise bazen bu “Harakiri” yapacak kadar gurur meselesi olabiliyor…

Ortadoğu’daki kıvrak “Oryantal” Demo-Krasilerde ise durum genellikle aslına uygun bir şekilde kıvırmak ve “Komplo” deyip inkar etmektir…

Peki Başbakan Ersan Saner ne yaptı…???

Öncelikle 15 saat boyunca hiç sesi, soluğu çıkmadı… Tahminimce bekledi, hukukçulara ve arkadaşlarına danıştı…

Olayı asla yalanlamadı, “Komplo” demedi, “Oyuna geldim” demedi…

Peki ilk açıklamasında ne dedi…???

“Teknolojik olanaklardan yararlanılarak kurgulanan bu video ile çok çirkin bir itibar suikastının hedefi oldum” dedi…

Şimdi sıra ile gidelim…

“Videoda kurgu” ne demek…???

“Bir filmin değişik süre ve yerlerde çekilen bölümlerini, bir uyum ve anlam bütünlüğü sağlayarak birleştirme, montaj”…

Peki söz konusu video değişik yerlerde mi çekildi…???

Hayır…

Mekan zaten minimal, Coca-Cola, 5 TL ve 40 adet bardak su dekorasyonundan mütevellit 4m2’lik bir alan…

Değişik sürelerde mi çekildi…???

Hayır…

Konu film zaten giriş, gelişme ve sonuç şeklinde toplam 1,5 dakika…

Bir uyum ve anlam bütünlüğü sağlamak için montaj yapıldı mı..???

Hayır…

Peki “İtibar suikastı” ne demek…???

“Bir bireyin itibarına veya güvenilirliğine zarar vermek için kasıtlı ve sürekli çaba sarf etmek…İtibar suikastının iki ana bileşeni vardır, bunlardan biri kasıtlı olması, diğeri ise gerçekle bağdaşmayan bir iddiaya dayanması”…

Bu olayda “Kasıt” var mı…???

Evet var, ama itibar suikastı için değil, şantaj yapmak için…

Peki olay gerçeklerle bağdaşmayan bir iddia mı…???

Hayır, değil…

Özetle şunu diyebiliriz, itibar suikastı genellikle sözlü ve yazılı olur… İşin içine görüntü girdi mi olay “İddia” olmaktan çıkar, kanlı, canlı karşınızda durur…

Yani demem o ki Sn. Saner’e ilk açıklama için kim akıl vermişse kavram kargaşasında boğulmuş ve kendisi ile birlikte Saner’i de boğmuş…

Zaten kurultayda kazanamayacağını bildiği için Sn. Saner, yarıştan çekilirken “Kıssadan hisse” diyerek sonraki tüm açıklamalarında, üstelik yargı sürecine müdahale ederek tüm suçu, rakibi bile olmadığı Faiz Sucuoğlu’na atmıştır…

Skandalın tam ortasında “Boşanma” dedikoduları ayyuka çıkınca eşi hanımefendi mutlu bir fotoğraf karesi paylaşmış, kısa bir açıklama yapmış ve dolaylı da olsa eşine destek çıkmıştır…

Bir itirazımız yok, bizi ilgilendiren bir nokta değil…

Ancak bu olayda bu toplum, en çok hanımefendiye üzülmüş, onu savunmuş ve onu desteklemiştir… Bunu da bir yere not edelim…

Özetle,

1- Bu olay dünyanın her yerinde haberdir…

2- Ülke yönetmeye talip siyasilerin özel hayatına özellikle kendileri hassasiyet göstermelidir…

3- Konu kişi, sanayideki kaportacı Hasan usta değil, bir ülkenin Başbakanıdır ve evet kamuyu ilgilendirir…

Ailesini, çoluk çocuğunu asıl mağdur eden, konunun hala daha konuşulmasını sağlayan, ilk anda istifa etmeyen Başbakanın kendisidir…

Bir açıklamasında ne dedi Başbakan…???

“Kimilerine göre skandal, ama benim arkadaşıma göre komik bir olay”…

Komik görüyorsan o zaman her türlü iğrenç espriyi de göğüsleyeceksin…

Ailesini düşünen insan bir susar, kenara çekilir, kaderine razı olur, konuyu soğutur, unutulmaya bırakır…

Sonuçta bizi öyle bir noktaya getirdiler ki neredeyse toplum olarak Ersan Saner’den videoda yer aldığı için biz özür dileyeceğiz…

Kurultayda yaptığı son konuşmada ise aynen şöyle dedi;

“Siyasi hayatımı bitirmedim, yeniden görev alabilirim”…

Pişkinliğin böylesi, pişmiş kellede bile görülmemiştir…









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu