Köşe Yazarlarımız

YAĞDIR MEVLAM BİR LENGER SU…!!!




Yok helikopter servisteydi, yok güneyden geç yardım istendiydi, yok İsrail uçak yolladıydı, yok tankerdi, yok buldozerdi, kıldı, tüydü derken, doğal bir olay yaşandı, yağmur yağdı ve yangın bitti…

Bu kadar basit…

Hem işkenceci, hem de inançlı ve imanlı bir dindar olan Başbakan yardımcımız başta olmak üzere, yağmur olayını doğaüstü bir mucize, tanrının eli ve imanın gücü olarak görenler, biz pis ateistlere sağlam bir tokat attı…!!!

“Şükürler olsun” gibi kabul edilebilir masum sözcüklerden bahsetmiyorum…

O tip kalıplar, çaresizliğin son bulduğu ve yoğun duygu seli arasında hepimizin söylediği bir rahatlama alışkanlığıdır…

Tıpkı ateistlerin bile yemin etme anlamı taşıyan “Allah beni yaksın”, veya şaşırdığımız anlarda “Aman allahım” sözünü kullandığı alışkanlık gibi masumdur…

O nedenle tekke altında oğlak aramanın bir gereği yok…

Sözüm daha çok olayı sosyal medyada dini bir ritüele, doğaüstü bir mucizeye dönüştürenlere…

Oysa formül gayet açık ve net;

Isı, su, buhar, atmosfer, soğuk hava katmanı, yoğunlaşma, bulut, yerçekimi ve yağmur…

Zamanlama mı…???

Onu da meteoroloji dairesi tam bir hafta öncesinden söylemişti

Yani…???

Yani 5.Element değil,

Bilim

Sonuç olarak yağmur yağınca çaresizliğin verdiği o sıkıntı ile herkes sevindi ve ağladı, oysa tam 20 bin dönüm ormanlık alan yandı ve binlerce ağaç kül oldu…

Sevinç, gözyaşı ve yanan 20 bin dönüm arazi

Ne müthiş üzücü bir ironi…

***

Oysa bizim derdimiz başka, bizim derdimiz bu topluma dayatılan dini baskıların normalleştirilmesi…

Daha önceleri karşı çıkılan bazı şeylerin, bizatihi karşı çıkanlar tarafından normalmiş gibi savunuluyor pozisyonuna girilmesi…

Çok uzun vadeli bir plandır bu, yavaş yavaş kıvama geliyoruz…

Ayın karanlık yüzü, “Dinsiz”, “İmansız” ve “Gavur tohumu” Kıbrıslı Türkleri tertiplemektir.

Ama bu “İngiliz hayranı Rum piçleri” kolay lokma değil, hele de din konusunda…

Bu dinsizleri yola getirmek artık zordu ama çocuklarını, yani Kıbrıs‘ın geleceğini imanlı gençler olarak yetiştirilebilirdi…

Bunun için paraya ve işbirlikçilere ihtiyaç vardı…

Para Ankara‘da çok, işbirlikçi desen bizde enflasyonu var…

Malzeme tamamdı, sadece onu kıvamına getirip, pişirmesi kalıyordu…

Sakın bana AKP rejiminin bu adada din konusunda hiç bir şey yapmadığını söylemeyin…

O ünlü yağmur turnusol kağıdı gibi oldu…

Turco Gibriyagi de oyun hamuru gibi…

Önce bağırma, çağırma

Ardından hemen kendini bireysel korumaya alma

Uzun bir sessizlik

Sonra da kabullenme, kanıksama

Ve son olarak da karşı çıktığı şeyi savunma…

Böyle kabullendik kuran kurslarını

Böyle kabullendik okuldan fazla yüzlerce camiyi

Böyle kabullendik dini sembolleri

Böyle kabullendik tekkeyi, tarikatı…

Bu yüzden;

Sosyalist dincilerimiz de oldu,

Aydın pekrilerimiz de,

Profesör sufilerimiz de…

Genç kuşağı düşünmek bile istemiyorum,

Çünkü Z kuşağı sadece etrafınızdaki kolejli çocuklardan ibaret değil…

Çok başarılı bir toplum mühendisliği ile karşı karşıyayız,

AKP rejimi 20 yıldır bu ülkeyi din konusunda nakış gibi işledi, ruhunuz bile duymadı…

O yüzden yağmur bahane, mesaj şahane…









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu