Yankı Odasının Ötesinde: AB’de Yükselen Sağ, Yaklaşan Seçimler ve Kıbrıs’ın İçerisinde Bulunduğu Tehlike
Gün geçmiyor ki adanın kuzeyinde yeni bir kriz olmasın: sahte diploma krizinden tutun, narenciye krizine, hatta koyun kaçakçılığından yargılanan cumhurbaşkanına kadar, birbirinden değişik olaylar meşgul ediyor gündemimizi.
Ama bu sadece adanın kuzeyindeki, kendi yankı odamızdaki gündemimiz.
Maalesef, bunun ötesinde de ciddi sorunlarımız var. Kıbrıs’ı, Kıbrıslıları ve hatta Avrupa Birliği’ni bekleyen daha büyük tehlikeler var önümüzde…
Bildiğiniz gibi, Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan tüm Kıbrıslıtürkler ise bu seçimlerde oy kullanabilecek.
Her seçim dönemi, adanın kuzeyinde yaşayan Kıbrıslıtürkler, AB’nin girişimi ile seçmen kütüğüne otomatik olarak kaydolur, Yeşil Hat üzerine kurulacak sandıklar ile de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin özgür bölgelerinde, uzak sayılabilecek seçim merkezlerine gitmeden, bu seçimler için oyunu kullanabilir.
Ancak 2019’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Kıbrıslıtürklerin seçime katılım yüzdesi oldukça düşüktü. Kıbrıs’ta Kıbrıslıtürklerden sadece 1611 kişi oy kullanmış 2019’daki seçimlerde.
Bunun yanı sıra, Avrupa Birliği’nde yükselen bir sağ, milliyetçi siyasetin hakim olduğunu biliyorsunuzdur hepiniz. Yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, Avrupa Birliği’nin merkez siyasetinin sağa doğru kayacağı, Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin yaptığı bir çalışma üzerine, önümüzdeki Avrupa Birliği Parlamento seçimlerinde Avrupa şüphecisi olan sağ siyasi grupların yüzde 25’e yakın koltuğu olacağı öngörülüyor.
Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden ticaret yapılmasından, Avrupa Birliği burslarına kadar Kıbrıslıtürk toplumuna çeşitli yardımları dokunan AB’nin içerisindeki değişiklikler, elbette Kıbrıslıtürkleri de etkileyecektir.
Avrupa Birliği’nin sağ siyasete kayması ne demek? Bu durum Kıbrıs ve Kıbrıslıları nasıl etkileyecek?
Çeşitli kaynaklara göre, Avrupa Birliği’nin şu anki yapısı pek işlevsel bir yapı değil.
AB’nin şu anki mevcut siyasi yapısı, özellikle acil bir durumda reaksiyon alma konusunda çok zayıf kalıyor, ayrıca her üye ülkenin veto hakkı olması ve bir ülkenin bile reddetmesi sonucunda çeşitli kararların geçirilememesi yüzünden son dönemlerde, özellikle Ukrayna’ya yardım konusunda AB, büyük sıkıntılar yaşadı.
Önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliği’nin iki yola doğru evrilebileceği konuşuluyor: birinci yol, üye devletlerin her birinde artan milliyetçilik ile beraber, AB’nin zayıflaması ve gücünü kaybetmesi, bu da sonun başlangıcı olan Avrupa Birliği’nin dağılmasını işaret ediyor.
İkinci yol ise, AB’nin içerisindeki pan-Avrupa gruplarının yükselişe geçmesi ve AB’yi daha güçlü bir yapıya döndürmek için çalışmaya başlaması, federal bir Avrupa için temel hazırlamaya başlaması anlamına geliyor.
Yani, kısacası anlayacağınız üzere, Avrupa Birliği’nin mevcut yapısı bir değişime uğramak üzere, iyi ya da kötü. Hangi yolda ilerleyeceğini de bizler belirleyeceğiz. “Bizler ne yapabiliriz,” diye düşünmeyin sakın. Bir kelebek kanat çırpsa, dünyanın öteki ucunda fırtınalar koparmış.
Kıbrıs ve Avrupa Birliği hakkında hazırlayacağım yazı dizisinin ilk bölümüydü bu. Devamı haftaya, yine ayni yerde. O zamana kadar kendinize iyi bakın, görüşmek üzere.