Köşe Yazarlarımız

Devlet Hizmetlerinde Liyakat Önemlidir




KKTC, kurulduğundan beri siyasi açıdan en kötü günlerini geçiriyor. Dış siyasetteki durumumuz belirsizliğini sürdürürken iç siyasetin geldiği içler acısı hal bir kaosa doğru sürüklenmemize neden oluyor.

Hükümetin kurulması yönündeki tüm girişimlerin sonuçsuz kalması senaryosu önceden yazılmış bir oyunun oynanması gibi geliyor bana. Daha önceki yazılarımda da yazdığım gibi Devletin, Hükümetsiz bırakılarak Parlamenter Rejimin miadını tamamladığı sinyalleri toplumun bilinçaltına yerleştirilmeye çalışılıyor.

Böylece, siyasilerin kaprisinden bıkan halk, Anayasa değişikliğini kabul ederek başkanlık rejimine geçmeyi kabul edecek ve biz yeni bir kaosun içine sürükleneceğiz.

Oysa bu sistemin yürümemesinin sebebinin Parlamenter Rejim değil de liyakate önem vermeden hatır gönülle yaptığımız istihdamların olduğunu hep göz ardı ediyoruz.

Devletin, önemli kademlerine Cumhurbaşkanının, Başbakanın ya da ilgili Bakanın önceden tanıdığı ancak bilgi düzeyi ve iş yapabilme kabiliyetinin ne olduğunu bilmediğimiz birçok kişi atanıyor.

Tek kriterimiz var: Tanıdık olmak

Birinin tanıdığı, birinin çocuğu ya da seçimde çalışmış olmak bu gibi makamlara getirilmek için yeterli görülüyor.

Sonra ne mi oluyor? Bilindik şeyler. İşe göre insan değil, insana göre iş verdiğimiz için liyakat geri planda bırakılıyor. Devlet hizmetleri aksıyor.

Bazen de öyle durumlar ortaya çıkıyor ki ağzımız açık bakakalıyoruz.
Bu bilgi bizi nereye götürecek? Tabiki Cumhurbaşkanı Sözcüsünün dün akşam yaptığı açıklamaya. Akşamdan beri herkesin diline dolandı.

Sayın Sözcüyü tanırım, kendisi hem meslektaşımız hem de mesai arkadaşımızdır. Ancak, yanlışa yanlış demek de bir hukukçu olarak görevimdir ve bir köşe yazarı olarak da halkı bilgilendirmek desturumdur.

Sözcünün yaptığı iki açıklama Sn. Ersin Tatar’ı zor bir duruma soktu. İlk olarak Başbakanlığa, vekâletin Sözleşmeler Hukuku’na göre değerlendirilmesi hukuki bir gaftır.

Doğrudur, vekâlet ilişkisi Sözleşmeler Yasası’nda düzenlenen bir konudur. Ancak, buradaki vekâlet, bir özel hukuk ilişkisidir. Oysa Başbakanlığa vekâlet Kamu Hukukunu ilgilendiren bir konudur ve kesinlikle özel hukuktaki düzenlemelerle açıklanamaz.

İkincisi ise aslında satır arasına yerleşen bir ifade ile ortaya çıkıyor. Sayın Sözcü diyor ki, KKTC 5. Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığı gün Başbakan asil yetkisi ortadan kalkmıştır. Peki, Cumhurbaşkanlığı yetkisi seçimle ortadan kalktıysa seçimden sonra yapılan istihdamların hukuki durumu nedir?

Cumhurbaşkanı, resmi seçim sonuçlarının açıklanması ile yoksa mazbatanın alınması ile mi göreve başlar? Şimdi, Sözcünün açıklaması günlerdir

Sendikaların istihdamlarla ilgili yaptıkları iddiaları destekler niteliktedir ve Cumhurbaşkanını zor bir duruma sokacağı açıktır. Cumhurbaşkanı, Devletin başıdır. Kendisinin ya da adına herhangi birinin yapacağı açıklama iyi düşünülmeli ve öylece kaleme alınmalıdır.

Yoksa bugün yapılan gaflar, yarın toplum başımızı ağrıtır.









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu