“BOYKOT NE İŞE / KİME YARAR?” BİLAL’E ANLATIR GİBİ…!!!
Bu ülkede mizahi da, ironiyi de, ciddi bir karşı durumu da anlanmaktan artık gına geldi
Boykot konusu başladığından beri, gerek dost sohbetlerinde, gerek bu gazetedeki köşemde, gerekse sosyal medya üzerinden her türlüsünü anlattık
Bazı zaman argümanlarla, bazı zaman görsel ve yazılı mizah yolu ile, zaman zaman da 47 yıl öncesinden bugüne kadar çakıldığımız duvarlara örnekler göstererek izah etmeye çalıştık
Sen ne istersen anlat, “Algı”, karşındakinin dağarcığı, inanışı, değerleri, demokrasi anlayışı ve nasıl ve ne şekilde anlamak istediği ile sınırlıdır
Ben usanmışken sevgili dostum Ümit İnatçı usanmamış, oturmuş, niye boykot yaptığımızı Bilal’e anlatır gibi anlatmış;
“Yıllardır bu düzmece demokraside bir öz yönetim yanılgısı içinde seçimden seçime koştuk.
Yaşam koşullarını iyileştirme ve çözümün önünü kesecek siyasi oluşumlara karşı direnme adına bu ayrılıkçı devlet anlayışının süregelmesine yardımcı olduk.
Yaşadıklarımız bize öğretmiştir ki, sömürge güçleriyle yapılan işbirliği kendi toplumumuzun hem demografik hem de siyasi irade dengelerini bozmuş, bizi bize yabancılaştırmıştır.
Gelinen noktada bir direniş odağı oluşturmak ve sonrasında daha etkili siyasi yollar belirleme açısından bir silkinmeye ihtiyaç vardır.
Geçici yararlar ve erteleyici iyileştirmeler yerine, radikal bir cephe oluşturmanın artık zamanının geldiğini söylemek ve bunu topluma anlatmak barış ve çözüm yanlılarının siyasi vazifesidir.
Boykot absentist (dışta kalan, devamlılığı kıran) bir tavırdır.
Mevcut düzenin dışında kalma ve devamlılık arz eden bir sistemde kırılma anı yaşatma amacı taşıyan absentist eğilim aynı zamanda bizim dışımızda olagelen bir sürece de engel olmak anlamındadır.
Elimizde olmayan bir düzen akışı bizi kendimize yabancılaşmaya ve kendi irademizden uzaklaşmaya neden olur.
Boykot bir kendine gelme ve kendi olma tavrının tezahürüdür.
Kendi geleceğimizi planlayamadığımız, kendi ekonomimizi ve sosyal kültürel gelişimimizi tasarlayamadığımız bir yaşam modeliyle olsa olsa sahibinin sesine kulak veren ve asimilasyona boyun eğen bir toplum oluruz.
Gelinen noktada seçimler işgal rejiminin ihtiyaçlarını karşılayan bir uyum sağlama merasimine dönüşmüştür.
Çözüm istediğini söyleyen partilerin bile herhangi bir bağımsızlık refleksi ortaya koymadan Türkiye’nin “alt yönetimi” olmaya razı olmaları seçimleri anlamsızlaştırmıştır.
Önümüzde duran geleceğe doğru yürümek Türkiye’yle değil Türkiye’ye rağmen olacaktır.
Kendimizi bir rehine olarak Türkiye’nin yayılmacı politikalarına alet etmek siyasi açıdan da etik dışıdır.
Tüm bu gerekçelere dayanarak seçimleri boykot etmek yeni bir direniş ve özgürlük platformunun inşasına öncülük yapabilir.
Sonrası, uluslararası ortamlarda Kıbrıslıtürklerin haklı mücadelesine destek aramak ve işgale son vermeye yarayan stratejilere yer vermektir.
Seçimler ancak topluca bir kurtuluş iradesiyle çözüme odaklanma iradesini yansıtırsa bir değer kazanır.
Seçimler statükonun sonunu getirmeye ve çözüm sürecini başlatmaya yönelik referandum niteliğinde bir atmosferde anlam kazanır.
KKTC Taksim’i legalize etmek için başvurulan sinsi bir oyundu; bu oyuna bir dur demek, bu oyunu bozmak ve kendi kural koyucu irademizi hayata geçirmek için boykot kaçınılmaz bir eylem planıdır.
Bu adanın tek geleceği birleşmeden ve özgür bir ülkenin yurttaşları olarak yaşamaktan geçer.
Dünyadan ayrık durdukça, kendi irademize sahip çıkmadıkça ve kendi geleceğimiz hakkında söz sahibi olmadıkça erimeye ve yok olmaya mahkûmuz.
Tüm bu gerekçeler ve nedenler sıralandığı zaman boykot bir son çare başvurusudur.
Kendimize gelmeye, kendimiz olmaya ve toplumsal direniş iştahını artırmaya yönelik bir oyunbozanlıktır.
Bu oyunu bozmalıyız!
Boykot direniştir
Boykot özsaygıdır
Boykot öz iradedir
Boykot gelecektir…
Ümit İnatçı
31 Aralık 2021