Köşe Yazarlarımız

Ülkenin Geleceğini Çalana Denmez Miydi “Vatan Haini”?






Özgür Gazete‘deki ilk köşe yazımda sizlere güzel şeylerden bahsedebilmeyi, toz pembe tablolar çizebilmeyi çok isterdim, fakat ülkemizin içerisinde bulunduğu durum maalesef o kadar iç açıcı değil…

Ülkemiz maalesef yolsuzluk, arsızlık ve ahlaksızlığa teslim olmuş durumda ve tam bir çürümüşlük hali yaşanıyor.

Ülke; mevki makam sahiplerinin adının karıştığı yolsuzluk olayları, kurum kuruluşlarda ortaya çıkan sahtekarlıklar, partizanlık, kurultay kavgaları ve bazı siyasilerin aile fertlerine çekilen peşkeşler ile çalkalanırken, bu ülkenin geleceği avuçlarımızın arasından kayıp gidiyor.

Maalesef ülkedeki istikrarlı-istikrarsızlık, çürümüşlük hali, mevcut statüko, her geçen gün derinleşen ekonomik çöküş, hem kuzeyde hem güneyde yükselen faşizm, birçok genç Kıbrıs Türkünü, ailesinin geleceğini ve kendinden sonra gelecek kuşağa nasıl bir gelecek sunabileceğini düşünmeye itiyor.

Yeri geliyor şuan sahip olduğu net gelirin altında bir rakam elinde kalacak olmasına rağmen, bu ülkede bir gelecek göremediği için ailesiyle birlikte ait olduğu topraklardan koparak dünyanın dört bir yanına savruluyor.

Aynen bir süre önce İngiltere’ye, Hollanda’ya, Almanya’ya, Avusturya’ya, İspanya’ya vb. Avrupa ülkelerine göç eden nice arkadaşım, akrabam ve dostum gibi…

Mevki, makam, koltuk aşkıyla yanıp tutuşan, o mevki ve makamlar için her şeyini vermeye, hatta parçası olduğu toplumu bile satmaya hazır, uzaktan kumanda ile kontrol edilen, sözde bu ülkeyi yönetenler, gençlerin umutlarını çalıyor.

Ülkesinden ümidini kesen, elinde geçerli bir mesleği olan 18-45 yaş arası Kıbrıs Türkü hızla bu ülkeyi terk ediyor.

Özellikle son dönemde artan bir ivme ile Kıbrıs’ta beyin göçü yaşanıyor.

Bu ülkenin öz evlatları hızla bu ülkeyi terk ederken kayıtsız kalanların, bu ülkenin üzerinden uçakla dahi geçmemiş olanları Bakanlar Kurulu kararlarıyla pervasızca vatandaş yaptığını gördükçe, gençlerimiz kendi ülkelerinde kendilerini zerre değer verilmeyen yabancı bir azınlık olarak hissediyor, kendi ülkesine yabancılaşıyor.

KKTC’de yaşayan gençler artık ailesinin yardımı da olsa bir ev sahibi olmanın imkânsızlaştığını, bir araç sahibi olmanın ve onu elinde tutabilmenin, çocuğuna iyi bir eğitim, iyi bir gelecek sunabilmenin ne kadar zor olduğunu yaşayarak tecrübe ediyor.

Eskiden sadece 18-25 yaş aralığındaki gençlerin askerlik sorunu endişesiyle veya daha iyi ekonomik koşullar elde edebilmek amacıyla için yaşanan göç, bugün 18-45 yaş aralığında gittikleri yerde kendilerini daha zor ekonomik koşullar beklese dahi yaşanıyor.

Artık sorun ekonomik beklentilerin çok ötesine geçmiş, ailesi ve kendisinden sonra gelecek nesil ile “var olabilme”, onlara insanca yaşanabilir bir gelecek bırakma endişesine dönüşmüş durumda.

Umarım kısa zaman içerisinde toplum olarak üzerimizdeki ölü toprağını atarak bu kötü gidişata bir dur diyebiliriz.

Bir ülkenin geleceği değil midir gençler?

Gençlerin umudunu çalan, Ülkenin geleceğini çalmış demektir…

Ülkenin geleceğini çalana denmez miydi “vatan haini”?









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu