Gençler Yazıyor

Adanın Kuzeyinde Hangisi Geçerli?






İnsan haklarının evrenselliği mi, ganimetlerin tatlılığı mı?

Bir yer düşünün ki, içerisinde yaşayan insanların bazıları, 50 yıldır sahiplerinden gasp edilmiş toprakların satışı üzerinden para kazansın. Orada bulunan malları yağmalasın, yıksın, yeni binalar inşa etsin…

Toprakların gerçek sahipleri de yasa dışı olan bu olaylardan dolayı bu kişileri yerel mahkemelerde yargılamaya başlasın.

Haklı bir davranış, değil mi?

Peki sizlere, bu yasa dışı satışları yapan kişilerin bu yargılamaları ‘protesto’ ettiğini, bunun yanlış olduğunu ve bu konuda mahkemede yargılanan kişilerin geri iadesini talep ettiklerini söylesem?

“Amma da abarttın, olur mu öyle şey, sonuçta uluslararası hukuk bu satışların yasa dışı olduğunu söylüyor, uluslararası hukuka karşı mı gelinir” dediğinizi duyuyorum. Ama maalesef…

Keşke söylediklerim sadece distopik bir kurgudan ibaret olsaydı. Ama bundan birkaç gün önce, adanın kuzeyinde kalabalık bir grup Metehan kapısının önünde tam da bu sebepten dolayı eylem yaptı…

Üstelik bu eyleme Barolar Birliği de katıldı. Başka bir hukukçumuz olan ana muhalefet partisi CTP’nin başkanı Tufan Hoca da oradaydı.

Ben sizlere boşuna demiyorum, buradaki yankı odasında uluslararası hukuku bile dışında bırakan başka bir hukuk anlayışı var…

“İnsan hakları evrenseldir” diyor uluslararası tüm sözleşmeler. Bu evrensellik sadece ‘kktc’ye girene kadar geçerli oysa. ‘Kktc’de insan haklarından daha önemli olan bir şey var çünkü: ‘ganimetlerin tatlığı’

Bu protestoda insan haklarından, bu tutuklanmaların ve yargılamaların ‘insan hakları ihlali’ olduğundan söz ettiler.

Peki ya 50 yıldır adanın kuzeyindeki mallarına ulaşamayan kişilerin insan hakları? Sonuçta burada da oldukça büyük bir insan hakları ihlali var…

Onların ‘adalet’ aramaya hakları yok mu? İki yüzlü mü size göre adalet? Yani eğer sizin işinize yarıyorsa olmalı, işinize yaramıyorsa olmamalı mı?

O eyleme katılan Kıbrıslıtürklere bir soru sormak istiyorum. Çok büyük ihtimalle siz, ya da ailenizden, tanıdıklarınızdan biri adanın güneyinde mallarını bırakıp 1974’te kuzeye göç ettirildiler.

Kıbrıs Cumhuriyeti, bugüne kadar Kıbrıslıtürklerin mallarına hiç dokunmadı. Sadece kuzeyden göçüp gelen Kıbrıslırumların içerinde yaşayabilmesi için onlara ‘tasarruf belgesi’ verdi. Yağmalamaya, oteller dikmeye izni vermedi.

Sizin topraklarınızı yabancılara da satmadı. Şu anda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin özgür bölgelerinde yaşadığınız takdirde, malınızı talep edebiliyor ve kullanabiliyorsunuz üstelik.

Peki, Kıbrıs Cumhuriyeti, güneyde kalan mallarınızı 50 yıldır talep etmenize rağmen size malınızı geri vermese, ‘kktc’nin şu an onlara yaptığı gibi gelip kullanmanıza ya da yaşamasına izin vermese, başka tapu oluşturup bu tapuyu yabancılara satsa tepkiniz ne olurdu?

Susup oturur muydunuz? Hiç sanmıyorum.

Peki, sizlerin susup oturmayacağı bir durum karşısında neden başkalarının susmasını istiyorsunuz? Her şeyi geçtim, empati de yapamıyor musunuz?

“Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden Kıbrıslırumlar mallarının karşılığını talep etsinler o zaman,” diyecek bazıları.

Ama belki de bu kişiler mallarını ‘yabancılara satmak’ değil de tekrardan gidip orada yaşamak, orayı kendisi değerlendirmek istiyor, birleşik, tek bir Kıbrıs altında… Bu yüzden umutla ve sabırla o günü bekliyor…

Ama o günü beklerken de adeta bir piyasa halini almış bu yasa dışı olaylara da sessiz kalmak istemiyor. Ne yapsınlar, mallarının, adasının yabancılara yasa dışı satılmasına seyirci mi kalsınlar?

Adanın kuzeyindeki yankı odasında insan haklarının evrenselliği tartışılabilir; ama ganimetlerin tatlılığı tartışmaya açık değildir.

Ganimetleri koruyabilmek adına insanlar sokaklara dökülür, yasa dışı bu olayları yargılayanlara karşı protesto düzenler. Herkes kendini ve yalnızca kendi çıkarını düşünür…

Ha sahi, daha önce Kıbrıs Cumhuriyeti’nde eylem düzenleyen ve destek veren kişiler vardı bu protestoda. Neden bu eylemi de Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, hatta Yüksek Mahkeme’nin önünde düzenlemediniz acaba?

Bence eğer haklı olduğunuzu düşünüyorsanız, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde denemelisiniz sesinizi duyurmayı.

Neden bu eylemin yeri Metehan kapısıydı da Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemeleri önü değildi, bana bir de bunu açıklayabilir misiniz?









Başa dön tuşu